Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, büyük ve sessiz bir ormanda güçlü bir aslan yaşarmış. Günlerini ormanda dolaşarak geçirir ama çoğu zaman yalnız hissedermiş.
Bir sabah, su içmek için göl kenarına gittiğinde tatlı bir ötüş duymuş. Başını kaldırınca, ince bir dala konmuş küçük bir kuş görmüş. Kuşun tüyleri güneşte ışıldıyor, sanki sabahın neşesini taşıyormuş.
Aslan, merakla ona yaklaşmış. “Sabah sabah neden bu kadar mutlusun?” diye sormuş.
Kuş, “Gökyüzü mavi, rüzgâr tatlı esiyor. Böyle bir günde mutlu olmamak mümkün mü?” demiş.
Aslan, o an sabahların güzelliğine hiç dikkat etmediğini fark etmiş.
Ertesi gün yine göl kenarında buluşmuşlar. Kuş, kanatlarını çırparak gökyüzüne bakmış ve bulutları işaret etmiş. “Şuna bak, tavşana benziyor,” demiş gülerek. “Şu büyük olan da yelkenli gibi.

Aslan başını kaldırıp uzun uzun bulutları izlemiş. O zamana kadar gökyüzüne hiç bu şekilde bakmamış.
Aslanın gökyüzünü merakla izlediğini fark eden kuş, “İstersen sana gökyüzünü daha yakından gösterebilirim,” demiş.
Aslan gülümseyerek, “Ama ben uçamam ki,” diye cevap vermiş.
Kuş, kanatlarını hafifçe çırpmış. Heyecanla: “O zaman seni, göğe en yakın yere çıkaralım,” demiş.
Ertesi sabah birlikte yola çıkmışlar. Yol uzunmuş ama kuş hep önde uçarak en kolay patikaları göstermiş. Aslan, adımlarını sabırla atmış. Sonunda tepeye vardıklarında durup etrafa bakmış
Orman, gözlerinin önünde yeşil bir halı gibi uzanıyormuş. Masmavi gökyüzünde bulutlar yavaşça süzülüyor, rüzgâr yelesini okşuyormuş. O an aslan, kalbinin hafiflediğini hissetmiş.
Aslan ile Kuş Masalından sonra aslan, her sabah önce gökyüzüne bakar olmuş. Kuş da yanında her zaman güvenebileceği bir dostu olduğunu bilerek kanatlarını daha neşeyle çırpmış. Böylece biri toprağı, diğeri gökyüzünü seven iki arkadaş, ormanın sessizliğinde mutlu günler geçirmiş.
Aslan ile Kuş Masalına benzeyen hayvan masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.