Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, kıyısında çam ağaçları uzanan sessiz bir kasabada Metehan adında bir çocuk yaşarmış. Evinin önünde geniş bir bahçe, bahçenin tam ortasında da eski bir salıncak varmış. Metehan akşamları salıncağa oturur, başını gökyüzüne çevirip yıldızları sayarmış.
Bir gün okuldan geldikten sonra bahçeye çıkmış ve gökyüzüne bakmış. Ay tam karşısındaymış, çatıların üzerine asılmış gibi duruyormuş. Akşam yemeğinden sonra yine dışarı çıkmış ama ay bu kez başka bir yerdeymiş. Sanki gökyüzünde gezmiş de başka bir köşeye oturmuş gibiymiş.
Metehan şaşırmış. “Ay neden yer değiştirdi ki?” diye düşünmüş. Ama o sırada annesi onu içeri çağırmış. Düşüncelerini ertesi güne bırakıp, pijamalarını giyip yatağına uzanmış.
Ertesi akşam Metehan yine gökyüzüne bakmış. Ama ay, bu kez tam karşısında değilmiş; çam ağacının arkasına saklanmış gibi durmuş. Sanki oyun oynuyormuş da saklambaçta sıra ona gelmiş gibiymiş.
Metehan yatağında doğrulup perdeyi biraz daha aralamış. Bakışları ayın ışığında gezinirken, içinden hafifçe mırıldanmış: “Demek ki dün gördüğüm şey bir rastlantı değilmiş.”
Sonraki günlerde Metehan her akşam ayın yerini kontrol etmeye başlamış. Bir akşam pencerenin tam karşısında duruyormuş, başka bir akşam neredeyse gözükmeyecek kadar uzağa gitmiş. Bazen ise bulutların arkasına saklanmış.
Bu gizemi çözmek isteyen Metehan, ertesi gün okulda öğretmenine sormuş:
“Öğretmenim, ay neden her akşam başka yerde oluyor? Bazen pencerenin karşısında, bazen de çok uzakta”

Öğretmeni gülümsemiş, Metehan’ın merakla parlayan gözlerine bakmış.
“Harika bir soru Metehan,” demiş. “Bunu hiç fark eden olmuş muydu daha önce?”
Sınıfta birkaç çocuk başını sallamış. Birisi atılmış:
“Ben ayın bazen saklandığını sanıyordum!”
Başka biri de eklemiş:
“Ben de yıldızların onu ittiğini düşünüyordum!”
Öğretmen hafifçe gülümsemiş, sonra tahtaya yuvarlak bir dünya çizmiş.
“Aslında ay yer değiştirmiyor çocuklar. Bizim dünyamız dönüyor. Dünya dönerken biz de onunla birlikte hareket ediyoruz. Bu yüzden ayın yeri değişiyormuş gibi geliyor bize. Ama o hep aynı yerde.”
Metehan başını yana eğmiş, dikkatle düşünmüş.
“Yani biz dönünce ay da başka bir yere geçmiş gibi oluyor?” diye sormuş.
Öğretmen başını sallamış:
“Aynen öyle. Ay her zaman gökyüzünde. Bazen bulutların arkasına saklanır, bazen de görünür. Ama hiçbir yere gitmez.”
O akşam Metehan yine salıncağına oturmuş. Ay bu kez biraz uzakta, çamların hemen üstünde duruyormuş. Metehan başını hafif yana eğmiş, gözlerini ayın ışığında dinlendirmiş. Sonra içinden usulca fısıldamış:
“Merhaba Ay. Bugün de saklanmışsın ama olsun. Ben seni bulmayı öğrendim artık.”
O anda gökyüzü, ona hiç olmadığı kadar yakın gelmiş. Ay ve yıldızlar sanki bir oyun arkadaşıymış; sessiz ama hep yanında olan.
Ay Benden Kaçıyor Masalından sonra Metehan, her gece gökyüzüne biraz daha dikkatle bakmış. Ayı sadece izlememiş; ona kalbinden seslenmiş, hayaller kurmuş, sessizce dertleşmiş. Çünkü ay, hiçbir yere gitmiyormuş aslında — hep oradaymış.
Ay Benden Kaçıyor Masalına benzeyen uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.