Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar yemyeşil ağaçlarla dolu, masalsı bir orman varmış. Bu ormanda her sabah kuşların şarkıları yankılanır, rüzgar yaprakların arasında dans eder ve tüm canlılar mutlu bir şekilde bir arada yaşarmış. Ormanın en özel yanı ise her sorunun cevabını bilen Bilge Baykuş’un burada yaşamasıymış.
Bilge Baykuş, ormanın en yüksek ağacında yaşar ve her gece ay ışığında büyülü hikayeler anlatırmış. Onun bilgeliği, sadece hayvanlar için değil, ormanda yaşayan tüm canlılar için bir umut ışığıymış. Soruları olduğunda hayvanlar, ona gelmekten asla çekinmezmiş çünkü Baykuş her zaman nazikçe dinler ve eğlenceli bir şekilde yanıtlar verirmiş.
Bir sabah, ormanın şarkıları birden susmuş. Kuşlar uçmayı bırakmış, rüzgar sanki durmuş ve yapraklar kıpırdamaz olmuş.
Bu durumu ilk fark eden, ağaçların arasında dolaşan küçük sincap olmuş. Küçük sincap, hemen diğer hayvanlara seslenmiş: “Bir tuhaflık var. Kuşların sesi yok, yapraklar bile hareket etmiyor. Neler oluyor olabilir?”
Tavşan, tilki ve kaplumbağa, sincapın haberini alır almaz bir araya gelmişler. Hepsi şaşkın ve biraz da tedirginmiş.
Tavşan: “Bir şeyler ters gidiyor, bunu hemen çözmeliyiz” demiş ve ardından burnunu havaya kaldırarak etrafı koklamaya başlamış.
Tilki, keskin gözlerini ormanın derinliklerine çevirmiş, “Bunun ne olduğunu ancak Bilge Baykuş bilir,” demiş.
Kaplumbağa ise yavaşça başını sallayarak, “O zaman vakit kaybetmeden ona gitmeliyiz,” demiş.
Hep birlikte Bilge Baykuş’un yaşadığı büyük ağacın yanına varmışlar. Tavşan, heyecanla ağaca doğru zıplayarak seslenmiş, “Bilge Baykuş, Bilge Baykuş. Lütfen bize yardım et! Ormanda garip bir şeyler oluyor, her şey sessizleşti ve hiç hareket yok.”
Tilki ve kaplumbağa da meraklı gözlerle yukarı bakmışlar, Baykuş’un sakin ve bilge yanıtını beklemişler.
Bilge Baykuş gözlerini yavaşça açmış, kanatlarını açıp gerinmiş ve sakin bir sesle sormuş: “Sizce ne olmuş olabilir?”
Hayvanlar düşünmeye başlamış. Tilki, “Belki de kötü bir büyü yapılmıştır,” diye tahminde bulunmuş. Kaplumbağa ise, “Belki orman bize bir şey söylemeye çalışıyordur ama biz anlayamıyoruzdur,” demiş.
Bilge Baykuş kanatlarını çırparak, “Bu sorunun cevabını bulmak için birlikte çalışmalıyız,” demiş. “Her biriniz bu görevde önemli bir rol oynayacaksınız.”
Bilge Baykuş, hayvanlara görevler vermiş: “Sincap, aramızda en hızlı olan sensin. Ağaçların tepesine tırman ve yukarıdan ormana bak. Tavşan, keskin burnunla farklı bir koku var mı anlamaya çalış. Tilki, çevik ve dikkatlisin, nehir boyunca git ve suyun neden durduğunu öğren. Kaplumbağa, sen benimle kal. Bu bilgileri bir araya getirip bir çözüm bulmamıza yardım edeceksin.”
Hayvanlar hızla görevlerini yerine getirmek için yola çıkmış.
Sincap, ağacın en tepesine tırmandığında, uzakta garip bir gri duman görmüş. Tavşan, ormanın derinliklerinde hafif bir yanık kokusu almış. Tilki, nehirde büyük bir taşın suyun akışını engellediğini fark etmiş. Kaplumbağa ise sabırla arkadaşlarının dönmesini beklemiş.
Hayvanlar, buldukları bilgileri Bilge Baykuş’a anlatmışlar. Baykuş dikkatle hepsini dinlemiş ve gözlerini hafifçe kısmış. “Bu duman, ormanımızın yaşamını tehdit ediyor,” demiş. “Ama bu sorunu çözebiliriz. Birlikte çalışırsak, ormanımızı eski haline getirebiliriz.” diye eklemiş.
Bilge Baykuş’un bilgeliğiyle yönlendirdiği hayvanlar hemen harekete geçmiş. Sincap, çevik hareketlerle ağaçların dallarından ilerleyerek dumanın kaynağını bulmuş. Tilki de onun peşinden gitmiş, ikisi birlikte gri dumanın bir çalı grubunun yanmasından kaynaklandığını fark etmişler.
Sincap hızla etraftaki yapraklarla küçük bir rüzgar oluşturarak alevleri zayıflatmış, tilki ise yakınlardaki küçük bir su birikintisinden taşıdığı suyu kullanarak ateşi tamamen söndürmüş.
Bu sırada tavşan ve kaplumbağa nehirdeki büyük taşın önüne varmışlar. Tavşan, çevik hareketlerle taşın etrafını kontrol etmiş ve kaldırılacak en uygun yeri işaret etmiş. Kaplumbağa ise yavaş ama güçlü bir şekilde taşı itmeye başlamış. Uzun çabaları sonunda taşı yerinden oynatmışlar ve su yeniden coşkuyla akmaya başlamış.

Bilge Baykuş ise ormanın kalbinde durarak yumuşak ama güçlü bir sesle büyülü bir şarkı söylemeye başlamış. Şarkının melodisi rüzgarla birlikte ormanın her köşesine yayılmış, dalları okşamış, yaprakları titreştirmiş ve kuşları yeniden hayata döndürmüş. Kuşlar tekrar neşeyle şarkı söylemeye başlamış, orman eski enerjisine kavuşmuş.
Sonunda, ormanda tekrar kuş cıvıltıları yankılanmış, yapraklar dans etmiş ve tüm hayvanlar neşe içinde şarkılar söylemiş. Bilge Baykuş gülümseyerek, “Gördünüz mü?” demiş. “Birlikte çalıştığınızda, en zor problemleri bile çözebilirsiniz.”
Hayvanlar birbirlerine bakmış ve kıkırdamışlar. Tavşan, “Gerçekten harika bir ekip olduk!” demiş.
O günden sonra, ormandaki tüm canlılar karşılaştıkları her sorunda Bilge Baykuş’un sözlerini hatırlamış: “Sorunları çözmenin sırrı dostluk, sabır ve birlikte çalışmaktır.”
Bilge Baykuş Masalı burada sona ermiş, ama Bilge Baykuş’un bilgeliği, hayvanların cesareti ve bu masal, ormandan çok uzaklara ulaşarak dilden dile anlatılmaya devam etmiş.
Bilge Baykuş Masalına benzeyen hayvan masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.