Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, gözleri bazen bulanık gören ama bunu kimseye söylemeyen bir çocuk varmış. Okulda tahtayı net göremediğinde kısık gözlerle bakar, öğretmeni yazarken çizgileri karıştırırmış. Ama bunu kimse fark etmesin diye hep başını eğip ön sıradakilerin defterine bakarmış.
Bu çocuğun adı Arda’ymış. Arda, oyun oynamayı çok sever, özellikle yakalamaca oynarken hızına kimse yetişemezmiş. Ama bazen yanlış yöne koşar, arkadaşları “Arda nereye gidiyorsun?” diye gülünce biraz utanırmış. O da hep “Ben öylesine koştum,” diyerek geçiştirirmiş.
Bir gün öğretmen, tahtaya renkli harflerle dolu kartlar asmış. Sınıftaki çocuklar heyecanla harflere bakarken, Arda gözlerini kısarak dikkatlice bakmaya çalışmış. Harfler birbirine karışıyor, çizgiler bulanıklaşıyormuş. Yine de hiçbir şey belli etmeden başını usulca sallamış. Ama öğretmeni, Arda’nın gözlerini kısmasından bir şeylerin yolunda gitmediğini fark etmiş ve o gün onu göz taramasına yazdırmış.
Göz tarama günü geldiğinde, Arda’nın içi burkulmuş. Göz doktoruna gitmek istememiş. “Belki kötü bir şey söyler,” diye düşünmüş. Ama doktor amca çok nazik biriymiş. Arda’ya oyun gibi sorular sormuş, harfleri göstermiş, renkli camlardan baktırmış.
Muayene bitince doktor başını gülümseyerek sallamış: “Arda, gözlerin çok güzel ama biraz yardım istiyor. Gözlük takarsan her şeyi daha net görebileceksin.” Arda’nın içi birden buz gibi olmuş. Gözlük mü? Hayır! Arkadaşlarım benimle dalga geçer, “dört göz” derlerse ben ne yaparım?
Arda o akşam, eve sessiz dönmüş. Annesi onun suratındaki gölgeli ifadeyi hemen fark etmiş. “Bir şey mi oldu oğlum?” diye sormuş. Arda başını yana çevirmiş. “Gözlük takmam gerekiyormuş ama ben istemiyorum, komik olurum” demiş.
Annesi yavaşça yanına oturmuş, elini Arda’nın omzuna koymuş. “Biliyor musun,” demiş gülümseyerek, “ben de senin yaşındayken gözlük takacağımı öğrendiğimde çok üzülmüştüm.” Arda başını kaldırıp şaşkınlıkla bakmış. “Sen de mi? Ama neden?” diye sormuş kısık bir sesle.
Annesi iç çekerek anlatmaya başlamış. “Çünkü herkesin bana bakıp güleceğini sanmıştım. Ama sonra bir şey oldu,” demiş ve usulca kalkıp eski bir albümü getirmiş.
Arda, annesinin çocukluk fotoğrafına bakınca gözleri parlamış. Renkli gözlükleri, yana düşmüş saçları ve kocaman gülümsemesiyle çok tatlı görünüyormuş. “Sen harika görünüyorsun! Buna kim gülebilir ki?” diye sormuş Arda hayretle.
Annesi başını eğip gülümsemiş. “Ben de bunu biraz geç anlamıştım. Asıl önemli olan senin nasıl hissettiğin, Arda’cığım,” demiş. Arda o gece gözlüğü ilk kez istemek gibi bir şey hissetmiş içinde. Hâlâ korkuyormuş ama artık yanında onu anlayan biri varmış.
Arda ertesi sabah gözlükçüye gittiklerinde, raflardaki çerçeveleri dikkatle incelemiş. Kimisi parlak, kimisi sade, kimisi ise komikmiş. Önce hiçbiri içine sinmemiş. Derken mavi çerçeveli, kenarında minicik bir yıldız olan bir gözlük dikkatini çekmiş. Aynaya bakmış ve gözlüğü takınca yüzünde küçük bir gülümseme belirmiş. “Bu galiba, bu güzel,” demiş.

Ertesi gün Arda, yeni gözlüğünü takarak okula gitmiş. Ama sınıfın kapısında durup derin bir nefes almış. İçeri girdiğinde herkes kendiyle meşgulmüş ama birkaç saniye sonra gözler ona dönmüş. Kalbi biraz hızlanmış. Acaba garip mi görünüyor, yoksa komik mi?
Tam o sırada Emir elini kaldırmış. “Vay be! Yeni gözlük almışsın! Çok yakışmış,” demiş içten bir sesle. Arda şaşırmış. Ne dalga geçen olmuş, ne de gülen. Ayşe de hemen eklemiş: “Ben de renkli çerçeveli gözlük takmak istiyorum.”
Arda hafifçe gülümsemiş. İçini sıkan o duygu yavaş yavaş kaybolmuş. Gün boyu tahtayı net görebilmiş, öğretmenin yazdıklarını ilk kez kolayca okuyabilmiş.
Teneffüste yakalamaca oynarken bu kez yanlış yöne koşmamış. Arkadaşlarını net görüyor, yolları karıştırmıyormuş. En çok da, havada süzülen bir yaprağı yakalayabildiği an hoşuna gitmiş. O an her şey yerli yerindeymiş gibi hissetmiş.
Arda o akşam, eve dönerken annesinin elini sıkıca tutmuş. “İyi ki gözlük almışım,” demiş usulca. Annesi cevap vermemiş ama ona sıcacık bir gülümsemeyle bakmış. Arda, o bakışı daha önce hiç böyle görmediğini fark etmiş. Belki de artık her şeyi olduğu gibi görebildiği içindir.
Ve Gözlük Takmak Zorunda Mıyım Masalından sonra, Arda yalnızca etrafını değil, içindeki cesareti de daha net görmeye başlamış.
Gözlük Takmak Zorunda Mıyım Masalına benzeyen uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilir, çocuğunuza özel masal yazdırmak için instagram profilimizdeki formu doldurabilirsiniz.