Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, güneşin ışıl ışıl parladığı bir yaz sabahı, Kemal adında meraklı ve enerjik bir çocuk yaşarmış. Kemal, yaz tatillerinde en çok pazara gitmeyi severmiş. Çünkü pazarda renk renk meyveler, çeşit çeşit sebzeler olurmuş ve her tezgâh ayrı bir macera gibi gelirmiş ona.
O sabah annesi, “Bugün pazara gidelim, akşam için güzel bir karpuz alalım,” demiş. Kemal bu fikre çok sevinmiş. Çünkü karpuz, yazın en sevdiği meyveymiş. Sıcakta soğuk bir karpuz yemek, ona her zaman bayram havası yaşatırmış. Kemal hemen ayakkabılarını giymiş ve annesiyle birlikte yola çıkmış.
Pazara vardıklarında ortalık çok kalabalıkmış. Tezgâhlardan gelen meyve kokuları birbirine karışmış, satıcılar seslenerek ürünlerini tanıtıyormuş. Kemal, rengârenk tezgâhları izlerken gözleri bir anda kocaman karpuzlara takılmış. Tezgâhın önünde durmuş ve hayranlıkla, “Ne kadar da büyükler!” diye fısıldamış.
Annesi gülümsemiş ve “Evet, ama büyüklüğü kadar tadı da önemli,” demiş. Kemal hemen en iri karpuzu göstererek, “Bunu alalım, çok güzel görünüyor,” demiş heyecanla. Ancak annesi hafifçe başını sallamış. “İyi bir karpuz seçmek bir iştir Kemal. Eğer öğrenmek istersen sana birkaç küçük sır gösterebilirim,” demiş.
Kemal merakla annesinin yanına eğilmiş. Annesi önce karpuzun alt kısmını göstermiş. “Bak, bu sarıysa olgundur. Çok beyazsa daha hamdır,” demiş. Kemal dikkatle bakmış ve ilk öğrendiği bu bilgiyi aklına yazmış.
Sonra annesi karpuzun kabuğuna parmağıyla vurmuş. “Tok bir ses çıkıyorsa içi doludur. Sesi cılızsa iyi değildir,” diye anlatmış. Kemal hemen başka bir karpuza vurmuş. Ses farklı çıkınca gülümsemiş. “Bunda ses ince geldi, bu olmuyor galiba,” demiş.
Kemal öğrendiklerini tek tek denemiş. Karpuzların altına bakmış, kabuklarına vurmuş, rengine dikkat etmiş. Her denemede biraz daha heyecanlanmış. Bir süre sonra parlak yeşil kabuğu olan, altı sarı ve tok ses çıkaran bir karpuz bulmuş. “Sanırım en iyisi bu,” demiş gururla.
Annesi oğluna bakıp gülümsemiş. “Doğru seçtin, bu karpuz tam kıvamında,” demiş. Tezgâhtaki satıcı da, “Harika bir seçim yaptınız!” diye onlara katılmış. Kemal, ilk kez kendi seçiminin bu kadar önemli olduğunu hissetmiş.
Eve döndüklerinde annesi karpuzu kesmiş. Karpuzun içi kıpkırmızıymış ve suyu damlıyormuş. Kemal ilk lokmayı ağzına atmış ve tadı harika bulmuş. “Gerçekten tatlıymış!” demiş mutlulukla.

Karpuz Seçimi Masalından sonra Kemal, pazara her gittiklerinde karpuz seçme işini üstlenmiş. Her seferinde öğrendiklerini hatırlamış ve daha emin kararlar vermiş. Artık seçiminin değerini bilen Kemal, en tatlı şeyin yalnızca karpuz değil, kendi çabası olduğunu anlamış.
Ve böylece yaz boyunca, kesilen her dilim karpuz, Kemal için ayrı bir gurur ve mutluluk kaynağı olmuş.
Karpuz Seçimi Masalına benzeyen uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.