Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, ormanın kıyısında minik bir köy varmış. Bu köyde, güneşin ilk ışıklarıyla uyanan, toprağın kokusunu çok seven, meraklı mı meraklı bir tavşan yaşarmış. Adı Papatya’ymış.
Papatya her sabah erkenden uyanır, annesinin haşladığı havuçları yiyip güne başlarmış. Ama bir süredir kafasında hep aynı soru dönüp duruyormuş: “Neden okula gideriz?”
Küçük bir çan sesiyle başlayan dersler, renkli kitaplar, kara tahta ve öğretmenleri Bayan Kirpi. Herkes okuldan mutlu dönerken, Papatya’nın aklı hâlâ karışıkmış.
Bir sabah, annesi ona çantasını uzatmış: “Hadi bakalım, okul vakti” demiş. Ama Papatya önce çantaya bakmış, sonra da annesine dönüp: “Anne, ben bugün okula gitmek istemiyorum. Ben ormana gitmek istiyorum.” demiş.
Annesi şaşırmış ama kızına yumuşakça gülümsemiş. “Peki,” demiş. “Ama dönüşte ne öğrendiğini bana anlatırsın, olur mu?” diye eklemiş.
Papatya sevinçle zıplayarak evden çıkmış. Koşmuş, zıplamış, otların arasına saklanmış. Rüzgârla oynamış, kuşları izlemiş.
Tam o sırada, büyükçe bir ağacın altında bir sincap görmüş. Sincap, elinde bir fındıkla uğraşıyormuş ama fındık bir türlü açılmıyormuş. “Merhaba!” demiş Papatya. “Yardım edeyim mi?”
Sincap başını kaldırıp gülümsemiş. “Ah keşke! Ama bu özel bir fındık. Sert kabuklu. Nasıl açılır, bilmiyorum.” Papatya biraz düşünmüş, sonra başını sağa sola sallamış. “Ben de bilmiyorum.”
İkisi de fındığa bakıp sessizce düşünmüş. Bir süre sonra sincap üzülüp fındığı bir kenara koymuş. “Eğer okula gitmiş olsaydım,” demiş sincap, “belki de bunu öğrenirdim.”
Bu söz, Papatya’nın kulaklarında yankılanmış. Okula gitmek belki de bazen işe yarayabilirmiş. Ama Papatya yine de hemen dönmemiş. Yürümeye devam etmiş.
Biraz ileride göl kenarında, kocaman kanatlı bir ördek yavrusunu ağlarken görmüş. Minik ördeğin tüyleri sırılsıklam, sesi titrekmiş.
Papatya hemen yanına koşmuş ve “Noldu sana?” demiş.
Ördek hıçkırarak ağlamaya başlamış ve ardından “Yüzmek istedim ama su derinmiş. Nasıl yüzeceğimi de bilmiyorum.” demiş.
Papatya telaşlanmış. “Gel, seni kurulayalım” demiş. Birkaç geniş yaprak bulmuş, ördeğin tüylerini nazikçe silmiş. Ama aklı hâlâ başka yerdeymiş. “Acaba yüzmeyi de okulda mı öğreniyoruz?” diye sormuş kendine.
O gün Papatya çok dolaşmış. Her gördüğü hayvanın bir sıkıntısı varmış. Kimi yazı yazamıyor, kimi saymayı bilmiyormuş. Ve hepsi aynı şeyi söylüyormuş: “Keşke okula gitseydim.”
Gün bitmeye yakın, Papatya yorgun ama düşünceli bir şekilde evine dönmüş. Annesi onu kapıda karşılamış: “Neler öğrendin bakalım bugün?”
Papatya durmuş, gözlerini kırpıştırmış. Sonra yavaşça konuşmaya başlamış: “Bugün hiçbir şey öğrenemedim. Ama neden okula gitmemiz gerektiğini anladım.”
Annesi gülümsemiş. “Anlat bakalım,” demiş.
“Okul, sadece kitaplar ve dersler değilmiş. Okul, merak ettiğim şeylerin cevabını bulduğum yermiş. Nasıl yapılır, neden olur, ne zaman başlar. Hepsi oradaymış. Ve birlikte öğrenmek, çok güzel bir şeymiş.”
O gece, Papatya yatağına girmeden önce çantasını kapısının yanına koymuş. İçine en sevdiği kalemi, bir de küçük bir defter koymuş.
Ertesi sabah, çan çalmadan uyanmış. Gözlerini açar açmaz, güneşin odasına sızan ilk ışığına gülümsemiş. Çantasını sırtına takarken içi kıpır kıpırmış. Kapıdan tam çıkacakken durup usulca fısıldamış:
“Bugün, nasıl fındık kırılır onu öğreneceğim. Sonra da ördeğe yüzmeyi anlatabilmek için, önce kendim sormayı ve öğrenmeyi deneyeceğim.”
O gün okulda ilk defa el kaldırmış Papatya. “Öğretmenim, fındıklar neden bazen çok sert olur?”

Bayan Kirpi önce gülümsemiş, sonra ise gözlüğünü düzeltip anlatmaya başlamış.
“Çok güzel bir soru bu, Papatya. Fındığın kabuğu kalındır, ama onun içinde gizlenen minicik bir hazine vardır: Cevizciği. Onu kırmak için acele etmemek gerekir. Eğer çok hızlı ya da sert davranırsak, içindeki güzel kısmı da parçalanır.”
Sonra eline bir oyuncak fındık maketi almış, sınıfa göstermiş.
“Bakın çocuklar, fındığı kırarken yavaşça bastırırsak, tam ortasından çıt diye açılır. İşte bunu öğrendiğimizde, fındık bize gönlünü verir. Bu da sabır ve dikkat ister. Tıpkı bazı sorunları çözerken önce düşünmemiz, sonra hareket etmemiz gibi.”
Sınıf dikkatle dinlemiş, Papatya’nın gözleri parlamış. Demek ki cevizi kırmanın yolu, güçlü olmaktan çok düşünerek hareket etmekmiş.
Tenefüste hemen kitaplığa koşmuş. “Küçük Kuşlar Nasıl Yüzer?” adlı kitabı rafta bulunca sevinçle kucaklamış. Sayfaları çevirdikçe suyun kaldırma kuvvetini, küçük kanatlarla yapılan dengeli hareketleri, ilk kulaçların nasıl atıldığını öğrenmiş. Her cümleyi dikkatle okumuş, öğrendiklerini küçük defterine not etmiş.
Ders bitince çantasını sırtladığı gibi göl kıyısına koşmuş. Ördek hâlâ oradaymış. Gözleri biraz daha umutlu bakıyormuş bu sefer. Papatya yanına oturmuş, defterini açmış. “Bak, bugün okulda yüzme hakkında bir kitap okudum. Sana anlatayım mı?” demiş.
Ördek başını sallamış, merakla dinlemeye başlamış. “Önce suya yavaşça giriyorsun, demiş papatya. Sonra ayaklarınla suya bastırıp dengeni buluyorsun. Kanatlarını hafifçe açıp yavaşça ileri itiyorsun. Ve unutma, nefesin sakin olursa su da seni taşır.”
Ördek önce biraz çekinmiş, sonra Papatya’nın cesaret veren sesiyle kıyıya yaklaşmış. Minik adımlarla suya girip kanatlarını açmış. Papatya “Aferin sana!” diye bağırmış. Ördek önce bir, sonra iki kulaç atmış. Su sıçramış, kahkahaları yankılanmış.
O sırada Sincap da ağacın altından çıkmış, elinde kırılmış bir fındık kabuğu varmış. “Dediğin gibi yaptım,” demiş gülerek. “Düşünerek, yavaşça bastırdım. Ceviz yerli yerindeydi!”
Papatya onların yanında durmuş, kalbi sımsıcak olmuş. Bugün öğrendiklerini paylaşmıştı. Hem de ne güzel işe yaramıştı.
O gece, yatağına uzandığında gökyüzü tertemizmiş. Ay, pencerenin kenarından usulca bakıyormuş. Papatya yorganını çenesine kadar çekmiş, gözlerini kapatırken fısıldamış:
“Okula, merak ettiklerimi öğrenmek için gidiyorum. Ve öğrendiklerimi kalbimde büyütmek için.”
Ve Neden Okula Gideriz Masalı burada sona ermiş. Çünkü Papatya’nın soruları artık cevapsız değilmiş. En güzel şeylerin bir soruyla başladığını, cevabın ise bazen sabırla, bazen paylaşarak bulunduğunu anlamış.
Neden Okula Gideriz Masalına benzeyen uzun masallar okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Sesli masallar okumak için ise instagram adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Yakın zamanda youtube kanalımızı aktif ettik, takip ederek bize destek olabilirsiniz.