Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, küçük ve sessiz bir mahallede Ada adında tatlı bir kız yaşarmış. Ada için okulun ilk günü yaklaşıyormuş ama içinde hem sevinç hem de küçük bir tedirginlik varmış.
Ne olacağını bilmemek onu biraz heyecanlandırıyor, biraz da düşündürüyormuş. “Acaba öğretmenim nasıl biri olacak, sınıfta beni sevecek arkadaşlarım olur mu?” diye içinden geçiriyormuş.
Bir sabah annesi gülümseyerek yanına gelmiş. “Bugün okul alışverişimizi yapacağız Ada’cığım,” demiş yumuşak bir sesle.
Ada’nın gözleri parlamış ama kalbi de kıpır kıpır olmuş. Okul çantası, defter, kalem kutusu. Hepsi artık hayal olmaktan çıkıyor gibiymiş. Gerçekten okula başlayacak olmak ona ilk kez bu kadar yakın gelmiş.
Beraber çarşıya doğru yürümüşler. Yol boyunca vitrinlerde rengârenk çantalar asılıymış. Ada, üzerinde küçük yıldızlar olan gökyüzü mavisi bir çanta görmüş ve hemen ona yönelmiş. Annesi çantayı ona uzatmış, Ada da içine bakıp derin bir nefes almış. “Sanki bu çanta beni bekliyormuş,” demiş usulca.
Sırada kalemlik varmış. Ada’nın gözü pembe bir kalemliğe takılmış; içinde sarı, yeşil, mor ve mavi gibi birbirinden güzel renklerde kalemler varmış. Kalemliğin kapağını açmış, kalemlere tek tek dokunmuş. “Bunlarla güzel şeyler çizerim,” demiş mutlu bir ifadeyle.
Annesi, Ada’nın gözlerindeki parıltıyı fark etmiş ve hiç konuşmadan gülümsemiş.
Defter, silgi, cetvel derken alışveriş arabası dolmaya başlamış. Ama Ada’nın içinde hâlâ biraz karışıklık varmış. Eşyalar güzelmiş ama okul düşüncesi hâlâ biraz gizemliymiş.
Annesi onun yüzündeki düşünceli ifadeyi fark etmiş ve küçük bir masal kitabı uzatmış. “Bu kitap senin ilk okul arkadaşın olsun,” demiş sevgiyle.
Eve döndüklerinde Ada aldığı tüm eşyaları yatağın üzerine yaymış. Kalemleri renk sırasına göre dizmiş, defterlerin sayfalarını tek tek çevirmiş. Kalemliğini açıp kapamış, silgisini eline alıp şekline bakmış. Sonra çantasını omzuna takıp aynaya bakmış ve kendi kendine gülümsemiş. “Belki de okul sandığım kadar korkunç değildir,” diye mırıldanmış.

O gece çantasını yatağının kenarına koymuş ve onun yanında uykuya dalmış. Rüyasında kalemleriyle gökkuşağı çizmiş, defterine hayallerini resmetmiş.
Sabah pencerenin kenarında otururken dışarıdaki hafif rüzgârı hissetmiş. İçinde hâlâ biraz heyecan varmış ama bu kez daha tanıdık, daha sıcak bir hismiş. Artık yalnız olmadığını, eşyalarıyla birlikte yeni bir yolculuğa çıktığını hissediyormuş.
Ada o gün anlamış ki, yeni şeyler bazen biraz korkutsa da, içimizde büyüyen cesaret her şeyi güzelleştirebilirmiş. Ve okul, sadece sıralar ve tahtalardan değil, küçük adımlar ve renkli hayallerle kurulan bir dünyaymış.
Okul Alışverişi Masalına benzeyen kısa masallar okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.