Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, yıldızlarla dolu bir köyde Selin adında bir kız çocuğu yaşarmış. Selin çok meraklıymış; her şeyi keşfetmeyi, rüzgârla yarışmayı ve hayal kurmayı çok severmiş.
Ancak ne zaman gece olup yatağına yatması gerekse uyumak istemezmiş çünkü dışarıda neler olduğunu kaçırmaktan çok korkarmış. “Anne, uyumak istemiyorum! Ya bir şeyler olursa?” der dururmuş.
Annesi ona her seferinde “Uyku, büyümek için çok önemli, yavrum,” dermiş ama Selin bir türlü ikna olmazmış.
Bir gece, Selin yine yatağında tavana bakarken odasının içine tuhaf bir ışık dolmuş. Pencerenin kenarından incecik altın rengi bir parıltı süzülmüş. Selin merakla doğrulmuş.
Odasına dolan ışıklar birden dönmeye başlamış, minik altın tozları odada dans eder gibi uçuşuyormuş. Derken, parıltının içinden minicik, zarif bir peri çıkmış! Perinin kanatları ay ışığı gibi parlıyor, elinde tuttuğu yıldızlı asası ışık saçıyormuş.
Peri: “Merhaba, Selin!” demiş cıvıl cıvıl bir sesle.
Selin şaşkınlıkla sormuş: “Sen de kimsin?”
Peri: “Ben Uyku Perisi’yim. Uyumayan çocuklara rüyalar ülkesini gösteririm,” demiş peri gülümseyerek.
Selin’in gözleri parlamış: “Rüyalar ülkesi mi? O nasıl bir yer?”
Uyku Perisi elini uzatmış. “Eğer benimle gelirsen sana gösterebilirim.”
Selin, tereddütle perinin elini tutmuş ve o anda odanın içinde altın ışıklar dönmeye başlamış. Selin bir kuş gibi hafifçe havalanmış ve kendini yumuşacık bir bulutun üzerinde bulmuş. Bulutlar, pamuk gibi yumuşakmış ve yıldızlar onların etrafında parlıyormuş.
“Hazır mısın?” diye fısıldamış Uyku Perisi.
Bulutlar hızlanmış, Selin’in saçları rüzgârda uçuşmuş. Derken gökyüzünde altın rengi bir kapı belirivermiş.

Uyku Perisi değneğini sallamış ve kapı yavaşça açılmış. İçeriden harika bir koku gelmiş; çilek, vanilya ve bal kokuları birbirine karışmış.
Selin heyecanla içeri adım atmış ve hayretle bakakalmış.
Burası bambaşka bir dünya! Gökyüzü rengârenk balonlarla kaplı, dev çiçekler neşeyle şarkı söylüyor, nehirler gümüş gibi parlıyor ve etrafta parıltılı kelebekler dans ediyormuş. Küçük bir köprüden geçerken Selin’in ayaklarının altından minik yıldızlar fırlıyormuş.
“Burası Rüyalar Ülkesi!” demiş Uyku Perisi. “Burada her şey senin hayal gücünle olur. İstediğin her yere gidebilir, istediğin her şeyi yapabilirsin.”
Selin sevinçle kahkahalar atmış. Tam o sırada, uzaktan dev gibi bir ayıcık kahverengi tüyleri parıldayarak ona doğru koşmuş. Ayıcığın sırtında parlak yıldız desenleri varmış ve tüylerinden hafif bir bal kokusu yayılıyormuş. “Selin, hadi birlikte yıldız nehrinde yüzmeye gidelim!” demiş kocaman bir gülümsemeyle.
Selin biraz şaşkın, biraz da heyecanla ayıcığın elini tutmuş. Ayıcığın elini tutar tutmaz tüyleri yavaşça hareketlenmeye başlamış ve birkaç saniye içinde ayıcık dev bir yelkenliye dönüşmüş.
Selin, yelkenlinin parlayan yıldızlardan yapılmış küreklerini hayranlıkla incelemiş. Yelkenlinin direği gökyüzüne kadar uzanıyormuş ve üzerinde minik, ışık saçan kuşlar duruyormuş. Selin küreklerin hareketiyle nehir boyunca süzülmeye başladığında yüzüne yumuşacık bir rüzgâr vurmuş.
Nehir, tam anlamıyla yıldızlardan oluşuyormuş. Suların her damlası küçük bir yıldız gibi parlıyormuş ve kürekler nehre dokundukça etrafa parıltılar saçıyormuş. Selin, ellerini suya soktuğunda avuçlarında minik yıldız tozları birikmiş. “Bu kadar güzel bir yer olabileceğini hayal bile edemezdim!” diye bağırmış sevinçle.
Bir süre sonra nehir, onları sihirli bir ormana götürmüş. Ormana girer girmez Selin, ağaçların dallarındaki parıltılı meyveleri fark etmiş. Meyveler, sanki içlerinden ışık yayılıyormuş gibi parıldıyormuş. Her biri farklı bir renkteymiş: altın sarısı, zümrüt yeşili, yakut kırmızısı.
Selin bir ağaca yaklaşıp bir meyve koparmış ve tereddütle ısırmış. Meyve, pamuk şekeri gibi tatlı ve hafifmiş ama aynı zamanda dilinde minik baloncuklar gibi patlıyormuş.
Tam o anda gökyüzünden rengârenk bir kuş süzülerek Selin’in omzuna konmuş. Kuşun tüyleri gökkuşağı gibi parlıyormuş ve gözleri sanki yıldızlarla doluymuş. Kuş yavaşça kanatlarını çırpmış ve melodik bir sesle, “Bu ormanda her şey seninle konuşur, Selin. Burası hayallerinin yansıması. Ne istersen, burada gerçekleşir!” demiş.
Selin kuşun bu sözleri karşısında heyecanla etrafına bakmış. Ağaçlar dallarını Selin’e uzatarak selam vermiş, yerdeki çiçekler ona doğru eğilerek tatlı melodiler fısıldamış. Selin, bir çiçeğin yanına gitmiş ve dikkatlice kulağını eğmiş. Çiçek, “Sen ne kadar güzel bir rüya getirdin buraya, Selin! Teşekkür ederiz,” demiş.
Selin mutluluktan parlıyormuş. “Burada olmak o kadar güzel ki… Hiç gitmek istemiyorum!” demiş.
Uyku Perisi yavaşça Selin’in omzuna dokunmuş. “Rüyalar dünyası her gece burada, Selin. Tek yapman gereken gözlerini kapatıp uykuya dalmak. Hayallerin seni buraya getirecek.”
Selin başını sallamış. “Demek uyumak böyle güzel bir şeymiş” diye düşünmüş.
Bir anda etrafı altın ışıklar kaplamış, Selin’in çevresinde dönen sihirli tozlar yavaşça havada dans etmeye başlamış. Sanki yıldızlar onun etrafında bir şarkı söylüyormuş gibi hissediyormuş.
Uyku Perisi, yumuşak bir sesle “Şimdi seni evine geri götürüyorum, Selin. Ama unutma, rüyalar ülkesi her zaman seni bekliyor olacak,” demiş ve asasını hafifçe sallamış.
Selin bir anda gözlerini açmış. Kendini yatağında bulmuş ama bu sefer her şey farklıymış. Oda ay ışığıyla aydınlanıyormuş, yumuşacık battaniyesi üzerindeymiş ve burnuna hala rüyalar ülkesindeki çiçeklerin tatlı kokusu geliyormuş. Kalbi heyecanla atıyormuş çünkü uyumak artık ona korkutucu ya da sıkıcı gelmiyormuş.
Selin, yastığına başını koymuş ve göz kapakları ağırlaşmaya başlamış. Kendi kendine gülümseyerek “Acaba bu gece beni nasıl bir macera bekliyor?” diye fısıldamış. Rüyalar Ülkesi’nin sihirli ormanları, yıldız nehirleri ve konuşan çiçekleri gözlerinin önünde canlanmış.
Uykuya dalarken, kulağında Uyku Perisi’nin yumuşak sesi yankılanmış: “Gözlerini kapat, hayallerini büyüt. Rüyalar dünyası seni bekliyor!”
O geceden sonra Selin her akşam yatma vakti geldiğinde heyecanla yatağına koşmuş. Çünkü biliyormuş ki uyku, sadece bir dinlenme değil, hayallerle dolu sihirli bir yolculuğun başlangıcıymış.
Ve böylece Selin’in her gece kendi sihirli dünyasına yolculuğu başlamış. İşte Selin ve Uyku Perisi Masalı böylece sona ermiş ama belki de, her uyuduğunuzda o masal sizin hayallerinizde yeniden başlıyormuş.
Selin ve Uyku Perisi Masalına benzeyen uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.