Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde Can adında tatlı mı tatlı bir çocuk yaşarmış. Can, geceleri yatağına yattığında kolay kolay uyuyamazmış.
O gece, Can her zaman ki gibi yine yatağına uzanmış, yumuşacık yorganına sarılmış ama ne yaptıysa bir türlü uyuyamamış. Tavana bakmış, pencereden yıldızları saymaya çalışmış ama nafile, uyuyamıyormuş.
Bir süre sonra Can, usulca babasına seslenmiş: “Baba! Uyuyamıyorum, bana masal anlatır mısın?”
Babası gülümseyerek Can’ın odasına gelmiş, yatağın kenarına oturmuş ve demiş ki: “Tabii ki oğlum, bu gece sana çok özel bir masal anlatacağım. Öyle bir yer var ki, orada arabalar uçar, konuşur, hatta şarkı bile söyler!”
Can’ın gözleri kocaman olmuş: “Gerçekten mi? Arabalar uçuyor mu baba?” diye sormuş. Babası “Evet Can, hadi dinle bakalım” demiş ve ardından başlamış anlatmaya.
Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar Uçan Arabalar Ülkesi adında büyülü bir yer varmış. Bu ülkenin gökyüzü rengarenk bulutlarla kaplıymış. Arabalar burada yere hiç basmaz, kanatlarıyla havada süzülürmüş.
Her arabanın kendine özel bir rengi ve sesi varmış. Kırmızı arabalar çok hızlıymış, sarı arabalar sürekli şarkı söylermiş, mavi arabalar ise sakin sakin dolaşmayı severmiş.
Bu ülkenin en neşeli arabası Pırpır adında küçük bir arabaymış. Pırpır, minik kanatlarıyla sürekli gökyüzünde dans eder, bulutların arasından geçerken kahkahalar atarmış. Herkes Pırpır’ı çok severmiş çünkü o çok yardımsevermiş.
Bir gün Pırpır, arkadaşlarıyla Büyük Bulut Festivali’ne gidiyormuş. Bulut Festivali, Uçan Arabalar Ülkesi’nde her yıl yapılan çok eğlenceli bir festivalmiş. Arabalar burada yarışır, oyunlar oynar ve bulutlardan kayarmış.
Pırpır festivale giderken üzgün duran bir mavi arabaya rastlamış. “Merhaba! Neden böyle üzgünsün?” diye sormuş.
Mavi araba: “Merhaba Pırpır, kanatlarım çok yavaş çalışıyor, bu yüzden Bulut Festivali’ne yetişemeyeceğim, o yüzden üzgünüm.” demiş.
Pırpır kocaman gülümseyerek, “Hiç üzülme! Ben sana yardım ederim,” demiş ve minicik kanatlarını çırparak mavi arabayı sırtına almış. Birlikte gökyüzüne doğru hızla uçmaya başlamışlar.
Rüzgar yumuşacık eller gibi kanatlarının arasından süzülürken mavi araba mutluluktan gülümsemiş: “Vay canına, çok hızlı uçuyorum! Gerçekten çok hızlıyım.” demiş.
Pırpır gülümseyerek cevap vermiş: “Rüzgarı hisset, çünkü gökyüzü bizim oyun alanımız” demiş.
Pırpır sözünü bitirir bitirmez ileride festival alanı görünmüş. Gökyüzünde rengarenk balonlar, parlayan ışıklar ve eğlenen uçan arabalar varmış.

Kırmızı arabalar hızla yarışırken, sarı arabalar eğlenceli şarkılar söylüyormuş. Mavi araba, Pırpır’a teşekkür ederek: “Sayende ben de burada olabildim. Sen çok iyi bir arkadaşsın!” demiş.
Pırpır, arkadaşının mutlu olduğunu görünce daha da sevinmiş. Ve mavi arabaya dönerek: “Daha yapacaklarımız bitmedi ki, festival daha yeni başlıyor” demiş.
Pırpır ve mavi araba, önce Bulut Kaydırağı’na gitmişler. Bulutlardan yapılmış bu kaydırak öyle uzunmuş ki en tepesinden kayan arabalar kahkahalar atarak rüzgarla yarışıyormuş. Pırpır, “Hazır mısın?” diye sormuş. Mavi araba heyecanla, “Hazırım, hadi!” demiş. Birlikte kaydıraktan kayarken rüzgar saçlarını okşar gibi geçmiş, ikisi de mutluluktan kahkahalar atmış.
Sonra Bulut Halkası Yarışması başlamış. Arabalar havada halkaların içinden geçmeye çalışıyormuş. Pırpır ve mavi araba, takım olmuşlar. Pırpır hızla halkaların içinden süzülmüş, mavi araba da ona ayak uydurmuş. Yarış sonunda ikisi de alkışlarla karşılanmış.
Festivalin sonunda ise büyük bir Renkli Işık Gösterisi başlamış. Gökyüzünde ışıklar dans ediyor, bulutlar adeta masal kitaplarından fırlamış gibi görünüyormuş. Pırpır, mavi arabaya dönüp: “Biliyor musun? En güzel anlar, arkadaşlarla yaşananlardır,” demiş.
Mavi araba gülümseyerek: “Evet Pırpır, bu benim hayatımın en mutlu günü” demiş.
O gece festival alanında herkes eğlenmiş, neşeyle uçmuş ve dostluklarını pekiştirmiş. Gökyüzü bu kadar mutlu bir günü daha önce hiç görmemiş.
Can, babasının anlattığı masala bayılmış. Gözlerini kapatıp hayal etmeye başlamış: “Acaba ben de Pırpır gibi uçan arabalarla arkadaş olabilir miyim?”
Babası gülümseyerek Can’ın saçlarını okşamış: “Tabii ki oğlum. Hayallerinde her şey mümkün. Şimdi gözlerini kapat, belki sen de bu gece Uçan Arabalar Ülkesi’nde onlarla birlikte eğlenirsin.” demiş.
Can usulca gözlerini kapatmış. Babasının tatlı sesi kulağında yankılanırken gülümsemiş. Birkaç dakika içinde rüyalar ülkesine doğru yola çıkmış.
Rüyasında gökyüzü pırıl pırıl parlıyormuş. Bulutların arasında minik kanatlarıyla uçan sevimli Pırpır belirivermiş. Pırpır, Can’a gülümseyerek el sallamış: “Hadi Can, bulutlardan kaymaya var mısın?”
Can heyecanla Pırpır’ın peşine takılmış. İkisi birlikte gökyüzünde dans etmiş, bulutların üzerinden kaymışlar. “Burası harika bir yer!” demiş Can mutlulukla.
Pırpır gülümseyerek: “Burası senin hayallerin Can, burada her şey senin istediğin gibi” demiş.
O gece Can, rüyasında uçan arabalarla oynadığı, bulutlardan kaydığı ve gökyüzünde kahkahalar attığı en güzel anları yaşamış.
Ve o günden sonra Can, her gece gözlerini kapatırken gökyüzündeki dostlarını hayal etmiş ve Uçan Arabalar Diyarı masalıda burada bitmiş.
Uçan Arabalar Diyarı Masalına benzeyen çocuk masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.