Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, Yıldızlar Ormanı’nın en derin köşesinde, kocaman ağaçların arasında gizlenmiş küçücük bir kulübede minik bir cadı yaşarmış. Bu minik cadının adı Lila’ymış.
Lila, uzun siyah şapkası, pofuduk pelerini ve elinden hiç düşürmediği küçük asasıyla tam bir cadı gibi görünse de, büyü konusunda biraz acemiymiş.
Büyü Akademisi’ndeki diğer cadılar sihirli iksirler hazırlar, gökyüzüne yıldızlar çizer, hatta rüzgârı bile fısıldayarak çağırabilirken, Lila’nın yaptığı büyüler sürekli ters gidermiş.
Bir gün bardağa süt doldurmak istemiş, ama büyüsü ters teptiği için süt yerine kulübenin tavanından renkli kelebekler uçmuş!
Başka bir gün, sabah çiçekleri sulamak için asasını sallamış, ama çiçekler su yerine kıkırdayan minik köpük balonları çıkarmaya başlamış!
Bütün bunlara rağmen Lila vazgeçmemiş. “Mutlaka doğru büyüyü yapacağım!” diyerek eski büyü kitabını açmış ve sayfaları karıştırmış. O gün, hayatındaki en önemli büyüyü öğrenmeye karar vermiş. Kitabın en parlak sayfasında şu yazıyormuş:
“Gerçek bir cadı, sabırlı ve cesur olandır. Büyü yapmak için kalbinin sesini dinle!”
Lila, bu sözleri duyunca başını kaldırmış ve bir an için düşünmüş. Belki de yaptığı hatalar aslında birer dersmiş!
Tam o sırada penceresinin önüne gri tüyleriyle bilge baykuş Buhu konmuş.
“Uhuu! Küçük cadı, moralini bozma,” demiş baykuş. “Büyüler, dikkat ve sabır ister. Eğer gerçekten inanırsan, başarabilirsin.”
Lila, baykuşun sözlerini duyunca gülümsemiş. “O zaman en sevdiğim büyüyle başlamalıyım!” demiş. Ve kitabında en eğlenceli büyüyü seçmiş:
Bu büyüyle, yaptığı şekerler gökyüzünün tüm renklerini alacak ve yiyen herkes mutlu olacakmış.

Kazanın içine biraz bal, birkaç damla ay ışığı ve yıldız tozu eklemiş. Sonra asasıyla üç kez daire çizerek büyülü sözleri söylemiş:
“Tatlı olsun, renkli olsun, yiyen herkes mutlu olsun!”
BAM! Kazanın içinden şekerler fırlamış! Ama… O da ne? Gökkuşağı gibi olmaları gerekirken, şekerlerin hepsi kapkara olmuş! Lila şaşkınlıkla bir tane ağzına atmış ve birden pof diye burnunun ucunda minicik bir fil hortumu belirmiş!
“Ay! Bu hiç de beklediğim gibi olmadı!” diye kıkırdamış. Baykuş Buhu da gülmeye başlamış, hatta ormandaki sincaplar bile bu komik hali görünce kahkahalarla yuvarlanmış!
Ama Lila pes etmemiş. Kitabı tekrar açıp, büyüyü dikkatlice okumuş. Bir malzemeyi yanlış koyduğunu fark etmiş. “Ah, yıldız tozunu biraz fazla kaçırmışım!” demiş ve bu sefer doğru miktarda ekleyerek büyüyü tekrar yapmış.
Bu kez kazanın içinden harika renklere sahip şekerler çıkmış! Lila, bir tanesini ağzına attığında içini sıcacık bir mutluluk kaplamış. Ormandaki hayvanlara da vermiş ve herkes neşe içinde dans etmeye başlamış!
Büyü Akademisi’ndeki diğer cadılar, Lila’nın neşeli büyülerini duyunca onu tebrik etmeye gelmişler. “Sen gerçekten harika bir cadısın, Lila!” demişler. Çünkü hatalarından ders alıp pes etmemiş ve sonunda kendi büyüsünü doğru yapmayı öğrenmiş.
O günden sonra Lila, büyü yaparken hata yapmaktan korkmamış. Çünkü her hatanın, onu daha da güçlü kıldığını anlamış. Ve işte böylece, küçük acemi cadı Lila, Yıldızlar Ormanı’nın en neşeli ve en cesur cadısı olmuş.
Ve Acemi Cadı Masalı burada biterken, gökyüzü her gece yıldızlarla parlamış, orman kahkahalarla dolmuş ve Lila’nın büyüleri hep neşeyle yankılanmış.
Acemi Cadı Masalına benzeyen çocuk masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.