Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, ağaçların gökyüzüne kadar uzandığı, rengârenk çiçeklerin kokusuyla dolup taşan bir orman varmış. Bu ormanda, her hayvan mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşarmış. Ormanın kralı, kocaman yelesiyle gururla dolaşan bir aslanmış. Ancak aslan yalnızca güçlü olduğu için kral değilmiş.
O, herkese adil davranır ve ihtiyacı olanlara yardım edermiş. Hayvanlar ona çok güvenir, bir sorunları olduğunda hemen yanına koşarlarmış. Aslan, ormanın her köşesinde dostça bir el uzatmaya hazır, gerçek bir lidermiş.
Bu güzel ormanda minicik bir arı yaşarmış. Bu arı çok meraklıymış ve her gün, “Acaba bugün ne keşfedeceğim?” diye heyecanla uyanırmış. Sabahları kanatlarını hızla çırpar, ağaçların arasından süzülerek ormanın en ilginç köşelerini ararmış.
Bir gün, güneş yeni doğmuşken, “Bugün yeni ve heyecanlı bir maceraya atılacağım!” diye düşünmüş. Daha önce hiç gitmediği, ormanın sessiz ve biraz da gizemli görünen bir tarafına doğru uçmaya başlamış. Etrafta kuş cıvıltıları bile duyulmuyormuş. Arı, “Burada mutlaka keşfedilecek harika bir şey olmalı!” diye mırıldanmış.
Arı, uçtukça sık ağaçların ve karanlık gölgelerin arasında kendini devasa bir çalılığın önünde bulmuş. Çalılık, dalları ve dikenleriyle adeta ormanın bu kısmına geçişi tamamen kapatıyormuş. Ancak minik arı çalılığın arkasından bir şeylerin hareket ettiğini ve ne olduğunu anlamadığı bir ses duyulduğunu farketmiş.
Arı, “Orada birisi olabilir,” diye düşünmüş. Ama bu çalılığı tek başına geçemeyeceğinin de farkındaymış. Ve hemen ormanın kralı olan aslana haber vermeye karar vermiş.
Arı, hızla kanatlarını çırparak aslanın mağarasına ulaşmış. Aslan, mağarasının önünde güneşleniyormuş. Arı, heyecanla ona yaklaşmış ve olanları anlatmış.
“Aslan, ormanın derinliklerinde büyük bir çalılık var,” demiş arı. “Arkadan bir ses geliyor, birinin yardıma ihtiyacı olabilir ama çalılık çok büyük ve geçmesi imkânsız görünüyor.” diye eklemiş.
Aslan, arıyı dikkatlice dinlemiş ve hemen yerinden kalkmış. “Eğer birinin yardıma ihtiyacı varsa, hemen gidip bakalım” demiş. Aslan ve arı birlikte çalılığa doğru yola çıkmışlar.

Ormanda uzun bir yürüyüşün ardından nihayet çalılığa ulaşmışlar. Çalılık, dalları birbirine sıkıca sarılmış bir duvar gibi görünüyormuş. İçeriden gelen ince bir ses, yaprakların arasından zar zor duyuluyormuş.
Ses, bazen bir fısıltı gibi çok uzak, bazen de bir yardım çağrısı kadar yakın geliyormuş. Çalılık hem gizemli hem de biraz ürkütücüymüş. Arı, kanatlarını hızla çırparak, “Birisi gerçekten burada sıkışmış olabilir!” diye endişeyle mırıldanmış.
Aslan ise dikkatle etrafı incelemiş ve, “Bu çalılığın sırrını çözmeden buradan ayrılmayacağız,” demiş.
Aslan, güçlü pençelerini kullanarak çalılığın dallarını kenara çekmeye başlamış. Ancak her ne kadar dalları kesse ya da koparsa da çalılık kendini hızla onarıyor, eski haline geri dönüyormuş. Bu, sıradan bir çalılık değil, büyülü bir yer olmalıymış.
Arı, çalılığın üzerinde uçup bir açıklık aramaya başlamış. Çok geçmeden, dalların arasında bir ışık huzmesi fark etmiş ve hemen aslana seslenmiş:
“Aslan, burada bir açıklık var! Belki buradan geçebiliriz.”
Aslan, arının gösterdiği yere gitmiş ve tüm gücüyle açıklığı genişletmiş. Ve sonunda çalılığın içine girmeyi başarmışlar.
Çalılığın içinde sıkışıp kalmış bir ceylan varmış. Ceylan, korkmuş ve yorgun bir haldeymiş. Aslan, ceylana yaklaşarak onu sakinleştirmiş ve dikkatlice çalılığın dışına çıkarmış.
Ceylan, “Buraya yanlışlıkla girdim,” demiş. “Bu çalılık büyülü ve geçmek çok zor. Burada sıkışıp kaldım. Teşekkür ederim, beni kurtardınız.”
Çalılık temizlenince, içeride inanılmaz bir manzara ortaya çıkmış. Rengârenk çiçekler, tatlı kokular ve yemyeşil bir alan. Arı, çiçeklerin arasında uçarken mutlulukla bağırmış:
“Bu, bütün arıların hayalini kurduğu bir yer!”
Aslan, çalılığın tehlikeli kısmını tamamen temizlemeye karar vermiş. Ormandaki diğer hayvanlar da yardıma gelmiş. Fil, güçlü hortumuyla dalları çekmiş, tavşanlar ve sincaplar küçük açıklıklar bulmuş. Arı da havadan herkesi yönlendirmiş.
Günler süren çabadan sonra çalılık tamamen temizlenmiş ve o bölge, ormandaki tüm hayvanların kullanabileceği bir alan haline gelmiş.
O günden sonra, çiçeklerle dolu bu yer herkesin en sevdiği bölge olmuş. Arı her gün çiçeklerden polen toplarken mutlulukla şarkılar söylemiş. Aslan ise orman halkının iş birliği ve yardımlaşma ruhuyla ne kadar güçlü olabileceğini bir kez daha görmüş.
Ormandaki herkes Aslan Masalı’nı yıllarca birbirine anlatmış. Çünkü ormanın kralı, cesur bir arı ve tüm hayvanlar birlikte çalışarak bir mucize gerçekleştirmiş.
Aslan Masalına benzeyen hayvan masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.