Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, yemyeşil vadilerin arasında kurulmuş sakin bir krallık varmış, Bu krallıkta herkesin sevdiği, sessiz ve meraklı bir prens yaşarmış. Prensin adı Mert’miş. En çok da sarayın yüksek kulelerinden uzaklara bakmayı severmiş.
Sarayın hemen arkasında, taş yolların kıvrılarak çıktığı yüksek bir dağ uzanıyormuş. Bu dağa “Sisli Dağ” derlermiş. Çünkü tepesini örten beyaz sis hiç dağılmaz, bulutlar oradan eksik olmazmış.
Zamanında bu dağa çıkan cesur birkaç kişi olmuş ama döndüklerinde daha sessiz, daha içine kapanık hâle gelmişler. O günden sonra kimse o dağa adım atmamış. İçinde ne olduğunu da kimse tam olarak öğrenememiş.
Mert her sabah odasının penceresinden Sisli Dağ’a bakarmış. İçinde hem merak hem de biraz korku varmış. Dağ ne kadar sessiz görünse de, sanki onu çağırıyor gibi hissedermiş.
Bir gün, sarayın kitaplığında, kenarı yıpranmış tozlu bir defter bulmuş. Sayfaları sararmış olan bu kitabın kapağında, altın renklerle tek bir cümle yazıyormuş: “Korktuğun yolda yürürsen, içinde saklı olan ışığı bulursun.”
O cümleyi okuduktan sonra Mert’in içinde bir şey kıpırdamış. Günlerce bu sözü düşünmüş. Sonunda, o dağa gitmeye karar vermiş. “Korkumu tanımadan, içimdeki merakı susturamam,” demiş kendi kendine.
Ertesi sabah gün doğarken bir çanta hazırlamış. İçine biraz ekmek, bir pusula ve en sevdiği tahta aslanını koymuş. Hazır olduğunu hissedince sessizce yola çıkmış.
Mert ormana doğru yürümeye başlamış. Ağaçlar uzadıkça gökyüzü görünmez olmuş. Rüzgâr, yaprakların arasından sessizce geçerken çalılığın arkasından ani bir ses gelmiş. Mert ürkmüş ama geri adım atmamış. Az sonra çalılıktan minik bir kirpi çıkmış.
Mert derin bir nefes almış ve hafifçe gülümsemiş. “Korkmak normal,” demiş kendi kendine, “ama hemen kaçmam gerekmiyor.”

Yol daralmış, taşlar kayganlaşmış. Mert yürürken birkaç kez sendelemiş ama düşmemiş. Dengesini buldukça cesareti de artmış. Kendi kendine fısıldamış: “Zor olsa da adım atmalıyım.”
Biraz ilerledikten sonra karşısına eski bir tahta köprü çıkmış. Köprünün altından incecik bir dere akıyor, tahtalar gıcırdayarak sallanıyormuş ama Mert geri dönmemiş. Derin bir nefes alıp yavaşça yürümeye başlamış. Her adımda biraz daha cesaretlenmiş.
Köprünün sonuna geldiğinde durup geriye bakmış. “Galiba yavaş yavaş korkumun dışına çıkıyorum,” diye düşünmüş kendi kendine.
Yol ilerledikçe sis yoğunlaşmaya başlamış. Mert çevresini neredeyse göremez olmuş. Etraf bulanık, sessiz ve biraz ürkütücüymüş. Ama o cebinden pusulasını çıkarmış ve yönünü kontrol etmiş. Adım attıkça kalbi önce hızlı atmış, sonra yavaş yavaş sakinleşmiş. “Nereye vardığımı bilmiyorum ama içimde bir ses doğru yolda olduğumu söylüyor,” diye fısıldamış kendi kendine.
En sonunda, tepenin düzlüğüne ulaşmış. Sisin arasında taşlarla çevrili yuvarlak bir alan varmış. Ortasında da yosun tutmuş eski bir taş kutu duruyormuş. Mert sessizce yaklaşmış. Kutunun kapağını kaldırmış.
Kutunun içinde yalnızca küçük bir ayna varmış. Mert aynaya bakınca kendi gözleriyle karşılaşmış. Ama bu gözler, her zamanki gibi bakmıyormuş. Daha sakin, daha güçlü ve kararlıymış. Kutunun kenarına ince harflerle bir cümle kazınmış: “Korkusunu tanıyan, cesaretin kapısını açar.”
Mert gülümsediği anda etrafındaki sis yavaş yavaş dağılmaya başlamış. Gökyüzü açılmış, güneş ışığı yumuşakça yüzüne dokunmuş. O an içinden bir şey anlamış: Sisli Dağ, korkutmak için değil, onun içindeki cesareti ortaya çıkarmak için oradaymış.
Dönüş yolunda her şey daha kolay gelmiş. Minik kirpiye yeniden rastlamış, bu kez onunla yan yana yürümüşler. Mert artık sessiz değil, içi içini anlayan bir huzurla doluymuş.
Mert sarayın kapısından içeri girdiğinde herkes onu sessizlikle karşılamış. Ne diyeceklerini bilememişler, sadece merakla bakakalmışlar. Mert ise gülümseyerek şöyle demiş: “Gittim ve artık korkmuyorum.”
O gece Mert, odasını ilk kez karanlıkta bırakmış. Gözlerini kapattığında karanlık onu korkutmamış. Çünkü artık içini aydınlatan ışıkla uyuyormuş. İşte o yüzden, bu hikâye herkesin dilinde “Cesur Prens Masalı” olarak anılmaya başlamış.
Cesur Prens Masalına benzeyen uzun masallar okumak için bağlantıya tıklayabilir, her pazar yayımladığımız sesli masallarımızı dinlemek için instagram sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.