Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar yemyeşil ağaçların süslediği, rengârenk çiçeklerin mis gibi koktuğu küçük bir kasabada Defne adında tatlı mı tatlı bir kız yaşarmış.
Defne’nin kocaman parlayan gözleri, iki yana örülmüş saçları ve her zaman gülümseyen bir yüzü varmış. Ama bir sırrı da varmış: Defne, dişlerini fırçalamayı hiç ama hiç sevmezmiş!
Her sabah kahvaltıdan sonra annesi, “Defne, dişlerini fırçala kızım!” dermiş. Ama Defne, “Bir kereden bir şey olmaz anne!” diyerek oyun oynamaya koşarmış.
Akşam yatmadan önce babası, “Defne, hadi bakalım dişler fırçalansın!” dediğinde ise, “Çok uykum var baba, yarın yaparım!” diye geçiştirirmiş. Günler böyle geçip gitmiş.
Ama Defne farkında olmadan dişlerinin arasında minik minik şeker kalıntıları, kırıntılar ve yemek artıkları birikmeye başlamış. Önce hiç hissetmemiş. Ama bir gün sabah uyandığında ağzında garip bir tat ve yapış yapış bir his varmış.
Bir sabah, en sevdiği elmayı büyük bir ısırık alarak yemeye çalışmış. Ama o da ne?
Defne “Aaaah!” diye bağırmış. Çünkü dişi fena halde sızlamış!
Yanında oturan en yakın arkadaşı Zeynep endişeyle sormuş: “Ne oldu Defne?”
Defne yanağını tutarak “Bilmiyorum ama dişim çok acıdı,” demiş. O gün okulda yemek yerken bile dişi zonklamış durmuş. Akşam olunca acısı daha da artmış.
Yatağına yatınca, “Anneee! Dişim çok ağrıyor!” diye seslenmiş.
Annesi hızla yanına gelmiş, Defne’nin yanağını okşayarak, “Tatlı kızım, dişlerini düzenli fırçalamazsan böyle olur,” demiş. Babası da hemen gelmiş ve “Yarın seni diş doktoruna götürelim, belki bir çürük başlamıştır,” diye eklemiş.
Diş Perisiyle Karşılaşma
Defne diş doktorundan biraz korkuyormuş. Ama daha fazla dayanamamış. O gece gözlerini kapattığında tuhaf bir şey olmuş!
Pencereden içeri pırıl pırıl parlayan bir ışık süzülmüş. Sonra ışığın içinden minik, kanatlı bir peri çıkmış. Parıltılı elbisesi, inci gibi beyaz dişleriyle gülümsüyormuş.
Defne gözlerini kocaman açmış. “Sen de kimsin?” diye sormuş şaşkınlıkla.
Peri, neşeli bir kahkaha atarak “Ben Diş Perisi’yim! Dişlerine iyi bakmayan çocukları ziyaret ederim,” demiş. “Biliyor musun, dişlerini düzenli fırçalamazsan yaramaz kırıntılar dişlerinde saklanır ve orada oynamaya başlarlar!”
Defne gözlerini daha da açmış. “Yaramaz kırıntılar mı?” diye fısıldamış.
Diş Perisi, küçük sihirli değneğini sallamış. O anda Defne’nin dişleri büyümüş büyümüş ve her şey kocaman olmuş! Şimdi dişlerinin üzerinde küçücük, sevimli ama bir o kadar yaramaz kırıntılar hoplayıp zıplıyormuş. Kimi şeker artıklarıyla kaydırak yapıyor, kimi dişlerin arasında saklambaç oynuyormuş.

İçlerinden biri hoplayarak Defne’ye göz kırpmış. “Merhaba Defne! Biz yaramaz kırıntılarız! Eğer dişlerini fırçalamazsan burada kalırız, hoplar zıplar, dişlerinde minik delikler açarız!”
Defne hemen yerinden sıçramış. “Ama ben dişlerimde sizi istemiyorum!” demiş.
Diş Perisi tekrar değneğini sallamış ve Defne eski haline dönmüş. “O zaman dişlerini her sabah ve her akşam fırçalamaya ne dersin?” diye sormuş.
Defne, “Evet, evet! Fırçalayacağım! Hemen başlamalıyım!” diye sevinçle bağırmış.
Mutlu Son
Sabah uyandığında her şey gerçek gibi hissettirmiş ama diş perisinin sihri hâlâ aklındaymış. Kahvaltıdan sonra hemen banyoya koşmuş, diş fırçasını almış ve “Şşşt şşşt, fırçala fırçala, kırıntıları kovalala!” diye neşeyle şarkı söyleyerek fırçalamaya başlamış.
Artık her sabah ve her akşam dişlerini fırçalamayı ihmal etmemiş. Çünkü biliyormuş ki eğer fırçalamazsa yaramaz kırıntılar geri gelebilirmiş!
Günler geçtikçe Defne’nin dişleri pırıl pırıl olmuş. O güzelim inci gibi dişleriyle kocaman gülümsediğinde herkes onun sağlıklı dişlerine hayran kalmış.
Dişlerimizi Neden Fırçalamalıyız Masalının sonunda, Defne dişlerini fırçalamanın önemini öğrenmiş, yaramaz kırıntıları sonsuza dek uzaklaştırmış.
Gökten üç diş fırçası düşmüş; biri dişlerini düzenli fırçalayan çocuklara, biri bu masalı okuyanlara, biri de sağlıklı gülümsemelere!
Dişlerimizi Neden Fırçalamalıyız Masalına benzeyen uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Sesli masallar dinlemek için ise instagram sayfamızı takip edebilirsiniz.