Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ağaçların süslediği küçük, sevimli bir kasabada Efe ve Neşe adında ikiz kardeşler yaşarmış. İkiz olmalarına ikizlermiş ama huyları birbirlerinden çok farklıymış.
Efe, adeta bir kuş gibi cıvıl cıvıl, yerinde durmayan, herkesle arkadaş olmayı seven bir çocukmuş. Neşe ise daha sessiz, daha düşünceli, kitaplara ve resimlere hayran bir kızmış.
Bir gün anneleri Esra Hanım ve babaları Ufuk Bey, onlara büyük bir haber vermiş. Artık okula başlama zamanları gelmiş. Bu haber Efe’yi çok sevindirirken, Neşe’nin kalbinde hafif bir heyecan ve merak filizlemiş.
Günler su gibi akmış, geçmiş sonunda beklenen gün gelip çatmış. O sabah, güneş altın sarısı ışıklarını pencereden içeri süzerek ikizleri uyandırmış. Kuşlar dalların arasında şarkı söylüyor, rüzgar yapraklarla dans ediyormuş.
Anneleri onları en güzel kıyafetleriyle süslemiş. Efe’nin beyaz gömleği parıl parıl, saçları taralı, gözleri ise pırıl pırılmış. Neşe’nin ise gökkuşağı renklerindeki elbisesi, ona bir peri masalından fırlamış gibi bir görünüm vermiş.
Kahvaltıda anneleri, “Okulda bol bol öğrenin, eğlenin ve arkadaşlar edinin,” demiş. Babaları da gülümseyerek: “Unutmayın, okul hayatın en güzel maceralarından biridir.” demiş.
Servis kapıya yanaştığı anda Efe, çantasını kapmış ve merdivenlerden fırlamış. Neşe ise biraz yavaş ve düşünceli adımlarla servise binmiş. Servis dopdoluymuş, çocuk sesleri servisin her yerindeymiş. Efe, hemen yanında oturan çocukla arkadaş oluvermiş: “Merhaba! Ben Efe! Okulu dört gözle bekliyordum. Senin adın ne?”
Neşe ise pencere kenarına oturmuş, bahçelerden geçen ağaçlara ve uzaktaki bulutlara bakıyormuş. Dışarıdaki dünya çok güzel olsa da, içindeki heyecan bir türlü dinmek bilmiyormuş.
Okul bahçesi adeta bir panayır yeri gibiymiş. Rengarenk çantaları sırtında çocuklar koşuşturuyor, veliler ise öğretmenlere konuşuyormuş. Zil sesiyle birlikte herkes bir araya toplanmış.
Bahçede onları güler yüzlü Ayşe Öğretmen karşılamış. Ayşe Öğretmen’in gözleri sevgi dolu, sesi ise sıcacıkmış: “Hoş geldiniz, çocuklar! Bugün burada çok güzel bir gün geçireceğiz. Hepinizin ellerini birbirine uzatmasını istiyorum. Birlikte öğrenip büyüyeceğimiz bir sınıf kuracağız.”
Neşe, öğretmeninin sözlerinden cesaret bulmuş. Efe ise çoktan birkaç çocukla koşup oyun planları yapmaya başlamış bile.
Sınıf, pırıl pırıl sıraları, duvarlardaki rengarenk harfleriyle harika bir yermiş. Ayşe Öğretmen tahtanın önüne geçip, “Şimdi kendinizi tanıtın bakalım,” demiş.
Efe ayağa kalkarak, “Ben Efe! Futbol oynamayı ve yeni arkadaşlar edinmeyi çok severim!” demiş. Sınıftan kahkahalar yükselmiş. “Beni mutlaka aranıza alın!” diye eklemiş Efe, neşeyle.
Sıra Neşe’ye geldiğinde, yavaşça ayağa kalkmış. Kalbi biraz hızlı atıyormuş ama Ayşe Öğretmen’in sıcak bakışları ona cesaret vermiş: “Ben Neşe. Kitap okumayı ve resim yapmayı çok severim,” demiş. Birkaç çocuk, “Ben de kitap okumayı seviyorum!” diye seslenmiş. Neşe’nin yüzünde incecik bir gülümseme belirmiş.
Derslerde Ayşe Öğretmen, çocuklara birbirinden güzel masallar anlatmış ve birlikte neşeli şarkılar söylemişler. Şarkı söyleyip masalları dinledikçe sınıftaki çocukların yüzleri gülmüş, keyifleri yerine gelmiş. Ardından, Ayşe Öğretmen onlara “Şimdi hayal ettiğiniz en güzel anı resmedin,” demiş.

Neşe, masallardan ilham alarak köşesinde dalları gökyüzüne uzanan kocaman bir ağaç çizmiş. Efe ise güneşin altında arkadaşlarıyla oyun oynadığı anı kağıdına resmetmiş.
Öğle arası geldiğinde Efe bahçede top peşinde koştururken, Neşe okulun kenarındaki çiçeklerin yanında oturmuş, kitabını okuyormuş. Tam o sırada bir kız ona yaklaşmış: “Merhaba, benim adım Elif. Ne yapıyorsun burada?”
Neşe biraz şaşırmış ama gülümseyerek, “Kitap okuyorum. Çok güzel bir kitap bu, istersen birlikte okuyabiliriz,” demiş.
Elif, “Çok isterim!” diyerek yanına oturmuş.
İki kız birlikte kitabı okurken, Neşe ilk kez okulun ona kocaman bir dostluk kapısı açtığını hissetmiş.
Zil yeniden çalmış, çocuklar sınıflarından çıkıp servislerine doluşmuşlar. Efe’nin yüzü yorgun ama mutluluk doluymuş. “Anne! Baba! Bugün çok eğlendim. Futbol oynadık, resimler çizdik, bir sürü arkadaşım oldu!” diye heyecanla anlatmış.
Neşe de mahcup ama mutlu bir sesle eklemiş: “Ben de bir arkadaş edindim. Elif çok tatlı bir kız.”
Annesi, Neşe’nin bu sözlerini duyunca gülümseyerek: “Ne güzel! Okulda arkadaş edinmek harika bir şey, değil mi?” diye sormuş.
Neşe başını hafifçe sallayıp gülümsemiş. Efe ise dayanamayarak yeniden söz almış: “Yarın ona top oynamayı da öğreteceğim!”
O akşam, sofrada iki kardeş de heyecanla okuldaki maceralarını anlatmaya devam etmişler. Böylece, okulun ilk günü mutluluk dolu bir anı olarak hafızalarına kazınmış.
Ve Efe ile Neşe’nin Okul Macerası masalı burada biterken Efe ile Neşe, her sabah okula büyük bir heyecanla gitmeye devam etmişler.
Efe ile Neşe’nin Okul Macerası masalına benzeyen uzun masallar okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.