Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, uçsuz bucaksız bir ormanda, koca koca ağaçların gölgesinde yaşayan Lulu adında, minik bir fil varmış.
Lulu, diğer filler gibi kocaman ve güçlü değilmiş. Daha küçük, daha narinmiş. Ama onun en büyük özelliği, hiç bitmeyen merakı ve koskocaman yüreğiymiş.
Lulu, her sabah güneş doğarken ormanın en yüksek tepesine tırmanır, uzaklara bakar ve kendi kendine sorular sorarmış.
“Acaba nehir nerede biter?”
“Pofuduk bulutların içine girince ne olur?”
“Ağaçlar gece uyur mu?”
Bir gün Lulu, ormanın en yaşlı ve bilge hayvanı olan Kaplumbağa Kofi’nin yanına gitmiş.
“Kofi amca, ben bu ormanı çok seviyorum ama her zaman daha fazlasını görmek istiyorum. Acaba ormanın ötesinde ne var?” diye sormuş.
Kaplumbağa Kofi gülümseyerek, “Ah Lulu. Ormanın ötesinde kimse bilmez neler olduğunu. Ama cesur olanlar gidip görebilir!” demiş.
Lulu’nun gözleri heyecanla parlamış. “O zaman ben göreceğim!” diye bağırmış ve yola çıkmaya karar vermiş.
Lulu’nun Büyük Yolculuğu
Lulu, uzun hortumunu sallayarak yola koyulmuş. Önce büyük ağaçların arasından geçmiş. Yapraklar rüzgârla dans ediyor, kuşlar cıvıldayarak ona eşlik ediyormuş. Sonra bir dereye varmış. Su berrakmış ve içinde minik balıklar hoplaya zıplaya oynuyormuş.
Lulu suya yaklaşmış ve hortumunu daldırıp bir yudum içmiş. “Mmm! Ne güzel tatlı su!” demiş. Tam yürümeye devam edecekken, kıkırdayan bir ses duymuş.
“Hihihi! Sen de kim oluyorsun bakalım?”
Lulu etrafa bakmış ama kimseyi görememiş. Derken bir su damlası zıplayıp havaya fırlamış ve minicik bir Kurbağa Zıpzıp ortaya çıkmış.
“Ben Lulu’yum, ormanın ötesini görmek için yola çıktım,” demiş Lulu.
Kurbağa Zıpzıp neşeyle sıçramış. “O zaman doğru yoldasın, Lulu! Ama dikkatli ol, ormanın sonuna giden yolda Rüzgâr Mağarası var. Orada rüzgâr çok güçlü eser!”
Lulu başını sallamış ve teşekkür ederek yoluna devam etmiş.
Rüzgâr Mağarası ve Lulu’nun Cesareti
Uzun yürüyüşten sonra Lulu, büyük bir mağaranın önüne gelmiş. İçeriden uğuldayan sesler yükseliyormuş. Rüzgâr, sanki bir devin nefesi gibi esiyor, taşları havaya kaldırıyormuş. Lulu biraz korkmuş ama geri dönmek istememiş.
“Ben cesur bir filim! Bunu başarabilirim!” demiş kendi kendine.
Önce bir adım atmış, sonra bir adım daha. Hortumunu sıkıca sarmış ve yavaşça ilerlemiş. Rüzgâr onu itmeye çalışmış ama o direnmeyi başarmış. Birkaç adım daha attığında, aniden rüzgâr durmuş ve mağaranın diğer ucundan sıcak, altın renkli bir ışık süzülmüş. Lulu sevinçle bağırmış:
“Başardım!”
Mağaradan çıktığında, önünde bambaşka bir dünya varmış! Uçsuz bucaksız çayırlar, gökyüzüne kadar uzanan dağlar ve rengârenk çiçeklerle dolu vadiler uzanıyormuş. Kelebekler dans ediyor, tatlı kokular her yere yayılıyormuş.

Lulu hayranlıkla etrafa bakmış. “Bu dünya ne kadar büyük ve güzel!” diye mırıldanmış.
Eve Dönüş ve Büyük Ders
Lulu, gördüklerini arkadaşlarına anlatmak için heyecanla geri dönmüş. Ormanda onu gören herkes merakla etrafına toplanmış. Lulu, Rüzgâr Mağarası’ndan nasıl geçtiğini, kurbağa Zıpzıp’ın ona nasıl yardım ettiğini ve gördüğü harika yerleri anlatmış.
Bilge Kaplumbağa Kofi, başını sallayarak gülümsemiş. “Gördün mü Lulu? Cesur olanlar, dünyayı keşfeder ve her zaman yeni şeyler öğrenirler!”
O günden sonra Lulu, diğer küçük hayvanlara cesaret hakkında masallar anlatmış. Küçük bir fil olsa da, büyük bir kalbi ve sonsuz bir merakı varmış.
Ve Meraklı Fil Masalından sonra ormanda yaşayan herkes Lulu’nun hikâyesini anlatır olmuş.
Fil Masalına benzeyen hayvan masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.