Bir varmış, bir yokmuş. Güneşin her sabah neşeyle selamladığı küçük bir köyde, sessiz bir garaj varmış. Bu garajda, eskiden ışıl ışıl parlayan ama şimdi biraz yorulmuş Kırmızı adında sevimli bir araba yaşarmış.
Kırmızı, yıllardır sahibinin en sadık yardımcısıymış. Çamurlu yollardan geçmiş, dağları aşmış, hatta karlı günlerde bile hiç durmadan ilerlemiş.
Ama zamanla Kırmızı yorulmuş. Tekerlekleri eskimiş, motoru biraz yavaşlamış. Parlak kırmızı rengi ise güneşten solmuş. Yine de garajda huzurla dinlenir, eski maceralarını hatırlayarak gülümsermiş.
Kırmızı, “Ah, ne güzel günlerdi,” diye düşünürmüş. Ama bir yandan da, sahibinin artık ona ihtiyaç duymadığını hisseder gibiymiş. Garajın kapısı her açıldığında, yeni bir şeylerin geleceğinden korkarmış.
Bir sabah, garajın kapısı ağır ağır açılmış. İçeriye altın gibi parlayan güneş ışığı dolmuş. Kırmızı, merakla etrafa bakarken garaja yeni bir araba girmiş. Bu araba, pırıl pırıl parlayan mavi rengiyle adeta gökyüzünden bir parça gibiymiş. Tekerlekleri yepyeni, motoru ise yumuşak bir melodi gibi mırıldanıyormuş.
Mavi, etrafa merakla bakınmış. Gözleri hemen Kırmızı’ya takılmış. Parlak farlarıyla gülümseyerek, “Merhaba!” demiş neşeyle. “Ben Mavi! Yeni geldim. Sen kimsin?”
Kırmızı, yavaşça tekerleklerini kıpırdatmış ve biraz üzgün bir ifadeyle yanıt vermiş. “Ben Kırmızı. Bu garajda yıllardır yaşıyorum. Sahibime yıllarca hizmet ettim.”
Mavi, heyecanla çevresine bakmaya devam etmiş. “Burası çok güzel bir yer! Ama sen neden biraz üzgün görünüyorsun? Burada yaşamak harika olmalı.”

Kırmızı, derin bir iç çekmiş. “Yıllarca sahibime en iyi şekilde hizmet ettim. Ama artık eskidim. Motorum yavaşladı, boyam soldu. Yerime sen geldin, değil mi?”
Mavi, bir an sessiz kalmış. Sonra yumuşak bir sesle, “Sanırım öyle,” demiş. “Ama bu senin kötü bir araba olduğun anlamına gelmez. Belki de artık başka bir işin vardır. Hepimizin farklı görevleri olabilir.”
Kırmızı, Mavi’nin sözleri üzerinde düşünmüş. “Başka bir iş mi?” diye mırıldanmış. “Ama ne yapabilirim ki? Eskiden dağ yollarında hızla giderdim. Şimdi garajdan çıkmak bile zor geliyor.”
Mavi’nin farları birden parlamış, sanki harika bir fikir bulmuş gibi. “Belki bu garajdaki diğer araçlara hikâyelerini anlatabilirsin. Onlara yolları nasıl aştığını, sahibine nasıl yardım ettiğini gösterebilirsin. Ya da bu garajın kapısında durup burayı koruyabilirsin. Herkesin bir görevi vardır, biliyor musun?”
Tam bu sırada, garajın kapısı bir kez daha açılmış. İçeri garajın sahibi girmiş. Elinde bir bez ve bir kutu boya varmış. Kırmızı’nın yanına gelmiş ve hafifçe gülümsemiş. “Eski dostum, seni unutmadım,” demiş. “Sen hâlâ benim için çok değerlisin. Hadi seni temizleyip biraz yenileyelim. Sana güzel bir görevim var.”
Kırmızı, bu sözleri duyunca heyecanla motorunu çalıştırmış. “Gerçekten mi? Bana hâlâ ihtiyacınız var mı? Ne yapacağım?”
Sahibi, nazik bir şekilde Kırmızı’nın kaputuna dokunmuş. “Evet! Artık çiftlikteki çocukların oyun arkadaşı olacaksın. Seni rengârenk boyayacağız, süsleyeceğiz. Çocuklar seni çok sevecek.”
Kırmızı’nın farları sevinçle parlamış. “Çocuklara mı yardım edeceğim? Bu harika bir iş olur!”
Bu sırada Mavi, Kırmızı’ya dönmüş ve içtenlikle gülümsemiş. “Gördün mü? Senin için yepyeni bir macera varmış! Hem çocukları mutlu etmek ne güzel bir iş, değil mi?”
Kırmızı, gururla tekerleklerini hafifçe çevirmiş. “Haklısın, Mavi. Herkesin bir görevi var. Benimki de çocukları mutlu etmekmiş.”
Sahibi hemen işe koyulmuş. Kırmızı’nın eski boyasını temizlemiş, kaportasını parlatmış. Üzerine parlak renklerle çizgiler ve çiçekler yapmış. Çiftlikteki çocuklar gelip Kırmızı’yı görünce sevinçle bağırmışlar. “Vay canına! Ne kadar güzel bir araba!”
Kırmızı, artık garajda yalnız bir şekilde beklemek yerine çocukların neşe kaynağı olmuş. Çocuklar onun içine oturup direksiyonunu çevirmiş, bazen de ona ip bağlayıp oyuncaklarını taşımışlar. Kırmızı, her gün mutlulukla dolmuş.
Mavi ise sahibini uzun yolculuklara çıkarmış. Dağları, ovaları aşmış, hiç yorulmadan yoluna devam etmiş. Akşam olduğunda garaja döner, Kırmızı ile sohbet edermiş.
Bir gün, Mavi gururla demiş ki, “Biliyor musun, Kırmızı? Çocukları güldürmek ve onların mutlu oyunlarına eşlik etmek, uzun yollar kadar önemli bir görev. İkimiz de sahibimizi ve başkalarını mutlu ediyoruz. İşte bu, bir araba için en güzel şey.”
Kırmızı gülümsemiş. “Haklısın, Mavi. Herkesin bir görevi var. Ve her iş, büyük ya da küçük, önemlidir.”
O günden sonra Kırmızı ve Mavi, farklı görevlerde de olsa birlikte mutlu yaşamışlar. İkisi de kendi rollerini seve seve yerine getirmiş. Garajdaki Dostluk Masalının başında, bir garajda başlayan bu dostluk hiç bitmemiş.
Garajdaki Dostluk Masalına benzeyen çocuk masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.