Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, yemyeşil ağaçların göğe uzandığı, kuşların şarkı söylediği, derelerin şırıl şırıl aktığı bir orman varmış. Bu ormanın içinde birçok hayvan yaşarmış ama herkesin gözünü diktiği biri varmış: Kurnaz Tilki.
Tilki, ormanda olup biteni hep dikkatle izler, her hayvanın neyi sevip neyi sevmediğini öğrenirmiş. Kimisi onun akıllı olduğunu düşünürmüş, kimisi biraz bencil. Ama Tilki kendini hep bir adım önde görürmüş.
Sabahları erkenden uyanır, sincapların ceviz sakladığı ağaçları inceler, serçelerin öttüğü dallarda gezinirmiş. Gün boyu gözetler, gizliden gizliye planlar yaparmış. Çünkü Tilki, ormandaki “önemli hayvanlardan biri” olmak istiyormuş.
Bir gün ormanda büyük bir toplantı yapılacağı duyulmuş. Yaşlı Baykuş herkesi büyük çınarın altına çağırmış. “Bu ormanın düzenini konuşacağız,” demiş. Tilki hemen kulak kabartmış. “Belki de en akıllı hayvan seçilirim,” diye içinden geçirmiş.
Toplantı günü geldiğinde, ormandaki tüm hayvanlar sırayla söz almış. Aslan, güçlü olduğu için lider gibi davranmış. Geyik, hızlı olduğunu söylemiş. Ayı, kuvvetiyle övünmüş. Tavşan ise biraz çekinerek konuşmuş ama yine de fikrini söylemiş.
Sıra Tilki’ye geldiğinde, gözlerini kısıp etrafa bakmış ve gülümsemiş. “Ben her şeyin farkındayım,” demiş. “Kim nerede, ne yapıyor, ne düşünüyor, bilirim. Bu yüzden kararlar almada en doğru kişi benim.” Hayvanlar birbirine bakmış ama kimse bir şey dememiş.

Toplantıdan sonra sessizlik olmuş. Herkes yavaş yavaş dağılmış ama akıllarında bir soru varmış: “Gerçekten en önemlisi kim?” Ertesi sabah, yaşlı Baykuş yine çağrı yapmış. Ama bu kez konuşmak için değil, bir görev vermek için çağırıyormuş.
“Her birinize bir görev düşüyor,” demiş. “Tilki, sen küçük kirpinin kaybettiği fındıkları bulacaksın. Aslan, yaralı güvercine yardım edeceksin. Tavşan, su birikintisinde mahsur kalan arıları kurtaracaksın.”
Tilki başta şaşırmış. “Ben sadece düşünmeyi severim, uğraşmak istemem,” demiş içinden. Ama yine de gitmiş, kirpinin fındıklarını aramış. Dalların altına, taşların arkasına bakmış. Bazen üşenmiş, bazen kızmış ama kirpinin üzgün bakışlarını hatırladıkça devam etmiş.
Günün sonunda, fındıkları bulan Tilki, kirpinin mutluluğunu görünce yüreği yumuşamış. İlk defa biri ona teşekkür etmiş. Ve bu teşekkür, Tilki’yi düşündüğünden çok daha fazla mutlu etmiş.
O akşam, yeniden büyük çınarın altında buluşmuşlar. Yaşlı Baykuş gözlerini kapatıp konuşmuş: “Ormanda kimin ne kadar hızlı ya da güçlü olduğu değil; kimin yüreğiyle hareket ettiği önemlidir. Gerçek liderlik, başkalarını anlamak ve onlara yardım etmektir.”
Tilki o anda başını hafifçe eğmiş. Kendini sorgulamış. Sessizce ayağa kalkmış ve, “Ben hâlâ çok şey öğreniyorum,” demiş. “Ama artık dinlemeyi daha çok seveceğim.”
O günden sonra Tilki, kurnazlığını sadece kendine saklamamış. Bilgiyi paylaşmış, yardım etmiş, sessizleri duymuş. Ormanda artık kimse “kim en önemli?” diye sormamış. Çünkü herkes, farklı yönleriyle değerli olduğunu anlamış.
Ormandaki Görev Dağılımı Masalının sonunda; ormanın içinde sessizce yürüyen, ama artık içi huzurla dolan bir Tilki varmış. Kimi zaman önde, kimi zaman arkada yürürmüş ama kalbi hep ortadaymış.
Ormandaki Görev Dağılımı Masalına benzeyen hayvan masalları okumak için bağlantıya tıklayabilir, çocuklarınıza özel masal yazdırmak için instagram sayfamızı takip edebilirsiniz.