Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar gökyüzünün ışıltılı yıldızlarla süslendiği bir ormanda, sevimli ve minik bir tavşancık yaşarmış. Bu tavşancığın adı Pufi’ymiş. Pufi’nin en sevdiği şey, her gece yatağına uzanıp Ay’ın parlak ışığını izlemekmiş.
Ay ışığı ormanı öyle güzel aydınlatırmış ki, hayvanlar onun altında huzurla uyuyup tatlı rüyalara dalarmış.
Ama bir gece, Pufi’nin beklediği gibi olmamış. Ay gökyüzünde belirip ışığını saçmak yerine solgun ve silik görünmüş. Pufi’nin yuvasını dolduran o huzurlu ışık yok olmuş, ormanın her köşesi karanlığa bürünmüş. Bu durum sadece Pufi’yi değil, ormandaki tüm hayvanları endişelendirmiş. Kimi kuşlar ağaç dallarında ürkekçe ötmüş, kimi sincaplar yuvalarında tedirgince kıpırdanmış. Ay ışığı olmadan hiçbir hayvan rahatça uyuyamıyormuş.
Pufi, bu tuhaf duruma bir çözüm bulmak gerektiğini anlamış. “Ay ışığı olmadan orman hiç eskisi gibi olmayacak,” diye düşünmüş. O an cesaretini toplamış ve kendi kendine, “Işığın neden kaybolduğunu öğrenmeliyim!” demiş. Böylece Pufi’nin macerası başlamış.
Pufi, sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkmış. Hedefi, ormanın derinliklerindeki efsanevi Yıldız Tozu Nehri’ni bulmakmış. Rivayete göre, bu nehir yıldızların ışığıyla parıldar ve gökyüzüne uzanan bir yol açarmış. Pufi, nehirden Ay’a ulaşabileceğini ummuş.
Günlerce yürüyen Pufi, sonunda nehir kenarına varmış. Nehir, ince ince parıldayan altın renkli tozlarla kaplıymış. Sular, ayak sesleriyle bir melodi tutturmuş gibi şırıldıyormuş. Nehir boyunca yürürken, karşısına yaşlı bir baykuş çıkmış. Baykuşun adı Rafi’ymiş ve her şeyi bilen bir bilge olarak tanınırmış.
“Merhaba küçük tavşan, neden buradasın?” diye sormuş Rafi.
Pufi cesurca, “Ay ışığını kaybettik, ormana geri getirmek için yola çıktım!” diye yanıt vermiş.
Rafi gülümseyerek, “O halde yıldız tozlarını takip etmelisin. Onlar seni doğru yola götürecek,” demiş ve Pufi’ye yönü göstermiş.
Pufi, yıldız tozlarının izini sürerek ilerlemiş. Yol boyunca, rüzgârın kulağına fısıldadığı tatlı ninnileri dinlemiş. Bu rüzgâr sıradan bir rüzgâr değilmiş; her fısıltısında sakinleştirici bir melodiyle yolculara cesaret verirmiş.
Bir süre sonra rüzgâr, Pufi’ye şöyle demiş: “Küçük tavşan, Ay ışığının kaybolmasının sebebi bir dengesizlik. Ay Çiçeği adlı büyülü bir bitki, Ay’ın ışığını saklar ve ona güç verir. Ama o çiçek artık parlamıyor.”
“Peki, Ay Çiçeği’ni nasıl bulabilirim?” diye sormuş Pufi.
“Beni takip et,” demiş rüzgâr. Ve öyle yapmış. Pufi, rüzgârın taşıdığı yumuşacık melodiyi takip ederek ormanın en karanlık köşesine ulaşmış.
Ormanın derinliklerinde, Pufi’nin gözleri büyülü bir ışıkla kamaşmış. İşte karşısında Ay Çiçeği duruyormuş! Ama çiçek solgun görünüyormuş, yaprakları aşağı sarkmış ve altın sarısı tohumları kararmış.

Çiçeğin hemen yanında, hüzünlü bir şekilde ağlayan başka bir tavşan varmış. Bu tavşanın adı Mira’ymış. Mira, Pufi’ye dönüp, “Ay Çiçeği bir süredir ışığını kaybediyor. Ona yeniden parlaması için yardım etmek istedim ama başaramadım,” demiş.
Pufi, Mira’nın yanına oturmuş ve düşünmeye başlamış. Çiçeğin neden bu hale geldiğini anlamaya çalışırken, rüzgâr tekrar esmiş ve Pufi’ye bir şeyler fısıldamış: “Sevgi ve dostluk, Ay Çiçeği’ni yeniden canlandırabilir.”
Pufi ve Mira, Ay Çiçeği’nin etrafına diğer orman hayvanlarını çağırmış. Sincaplar, kuşlar, tilkiler ve baykuş Rafi toplanmış. Hep birlikte Ay Çiçeği’ne sevgi dolu sözler söylemişler. “Senin ışığın bize umut verir,” demiş bir sincap. “Sen olmadan rüyalarımız yarım kalır,” diye eklemiş bir kuş.
Hayvanların sevgisi ve dostluğu, Ay Çiçeği’nin yapraklarını kıpırdatmaya başlamış. Bir anda çiçek parlamış, ışıkları altın sarısına dönüşmüş ve gökyüzüne doğru bir ışık huzmesi göndermiş. Ay Çiçeği yeniden canlanmış!
Gökyüzündeki Ay, bu ışık huzmesini aldığında tekrar eski parlaklığına kavuşmuş. Ay ışığı ormanı aydınlatmış, hayvanların yuvalarını doldurmuş ve herkese huzur vermiş.
Pufi, yorgun ama mutlu bir şekilde yuvasına dönmüş. Ay ışığı yeniden parlıyormuş ve tüm hayvanlar huzur içinde rüyalara dalıyormuş. Pufi, bu maceradan çok önemli bir ders çıkarmış: Sevgi ve dostluk, en karanlık anlarda bile ışık saçabilirmiş.
Minik Tavşan Masalı burada bitmiş ancak Pufi her gece Ay ışığını izlemeye devam etmiş. Ay ışığını izlerken, onun parlamasını sağlayan sevginin gücünü hatırlamış. Ve gökyüzünde parlayan Ay, her gece ona gülümsemeye devam etmiş.
Minik Tavşan Masalına beğendiyseniz ve benzer hayvan masalları okumak isterseniz, bağlantıya tıklayabilirsiniz.