Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar uzak diyarlarda, baharın mis gibi koktuğu, kuşların neşeyle şarkılar söylediği bir kasaba varmış. Bu kasaba öyle güzel, öyle huzurluymuş ki her sabah güneş gökyüzüne gülümseyerek doğar, çocuklar sokaklarda kahkahalar içinde oynarmış.
Kasabanın tam ortasında ise göğe doğru uzanan, bulutlara komşu olan, kocaman bir saat kulesi varmış. Bu kule, kasabanın kalbi gibiymiş; zamanın ritmini tutar, sabahları herkesi uyandırır, günün neşeli akışını yönetirmiş.
Her sabah, saatin tatlı gong sesiyle uyanan kasaba halkı, gün boyunca onun belirlediği vakitlere göre hareket edermiş. Çocuklar oyun saatini, anneler ekmek pişirme zamanını, esnaflar dükkânlarını açma vaktini hep bu saatle bilirmiş.
Ama bir sabah, kasabada büyük bir sessizlik yaşanmış. Saatin gong sesi duyulmamış! Çocuklar uyanamamış, fırıncı ekmek yapmayı unutmuş, hatta kuşlar bile ne zaman öteceklerini bilememiş! Saat durmuş ve zaman sanki kasabadan kaybolmuş.
Küçük Defne, bu duruma çok şaşırmış. O, her zaman meraklı ve cesur bir kızmış. Gizemleri çözmeyi, yeni şeyler keşfetmeyi çok severmiş. Hemen saat kulesine doğru koşmuş. Büyük kapıyı açıp içeri girdiğinde, içeride tuhaf bir sessizlik hâkimmiş. Normalde sürekli dönen dev dişliler durmuş, sarkaç ise yavaşça sallanıyormuş ama akrep ve yelkovan hiç kıpırdamıyormuş.
Birden, gölgelerin arasından yaşlı bir adam çıkmış. Uzun sakalları, derin bakışları ve yıldızlarla süslü bir pelerini varmış.
“Hoş geldin, küçük kız,” demiş yumuşak bir sesle. “Ben Zaman Bekçisi’yim. Bu saat, sadece zamanı göstermez, aynı zamanda insanların anılarıyla çalışır. Ama şimdi zamanı unutmuş.”

Defne şaşkınlıkla gözlerini kocaman açmış. “Saat zamanı nasıl unutur?” diye sormuş.
Bekçi iç çekerek anlatmış: “Saatin kalbinde Son Zaman Kumu vardı. Ama kayboldu! Onsuz, zaman ilerleyemez. Eğer onu bulamazsak, saat asla çalışmayacak.”
Defne bir an bile düşünmeden, “Ben bulurum!” demiş kararlılıkla.
Bekçi gülümsemiş, cebinden küçük bir kum saati çıkarmış ve ona uzatmış. “Bu saat seni doğru yola götürecek,” demiş. “Ama unutma, zamanı hatırlatmak için en değerli anını paylaşmalısın.”
Defne, kum saatini sımsıkı kavramış. Bir anda etrafında altın rengi ışıklar belirmiş, hafif bir rüzgâr esmiş ve Defne kendini bambaşka bir yerde buluvermiş.
Büyülü Yolculuk
Defne gözlerini açtığında, gökyüzünde asılı duran kocaman bir çölün ortasında bulmuş kendini. Kumlar ışıl ışıl parlıyor, havada dev saat çarkları dönüyor ve hafif bir melodi duyuluyormuş.
Yavaşça yürümeye başlamış. Birden ayaklarının altındaki kumlar kıpırdamış. Minik bir kum tanesi havaya sıçrayıp Defne’nin omzuna konmuş!
Küçük, cıvıl cıvıl bir ses duymuş: “Sen de kimsin?”
“Ben Defne!” demiş kız cesaretle. “Son Zaman Kumunu arıyorum. Saatimiz durdu, zamanı tekrar hatırlatmam gerek.”
Kum tanesi heyecanla kıpırdanmış. “O zaman eski saat çarklarına gitmelisin! Orada Zamanın Rüzgârı yaşar. Belki sana yardım edebilir.”
Defne teşekkür ederek yoluna devam etmiş.
Büyük, havada dönen saat çarklarının yanına geldiğinde rüzgâr hafifçe esmiş. Melodi gibi bir fısıltı duymuş.
“Zaman unutkan ama anılar onu hatırlatır,” demiş rüzgâr. “Kaybolan kum, en güzel hislerde saklıdır.”
Defne düşünmüş, düşünmüş. En güzel hissi neymiş?
Birden yüzünde kocaman bir gülümseme belirmiş!
Babasıyla yıldızları izlediği gece, annesinin ona sıcacık bir sarılmayla söylediği ninni, en iyi arkadaşıyla kahkahalar içinde oynadığı anlar.
İçini sıcacık bir mutluluk kaplamış. Kalbini sımsıkı tutarak kum saatine üflemiş.
Bir anda, kumlar havada dans etmeye başlamış! Altın rengi ışıklar her yere yayılmış ve Defne’nin ellerinde ışıl ışıl Son Zaman Kumu belirmiş!
Zaman Yeniden Başlıyor
Defne gözlerini açtığında, tekrar saat kulesindeymiş. Bekçi ona umutla bakıyormuş.
“Son Zaman Kumunu getirdim!” demiş Defne heyecanla.
Bekçi, kumu saatin içine dökmüş. Bir anda, dişliler dönmeye, sarkaç hızlanmaya ve akrep ile yelkovan tekrar hareket etmeye başlamış!
Saatin gong sesi yankılanmış, kasaba yeniden uyanmış. Çocuklar evlerinden neşeyle çıkmış, güneş pırıl pırıl parlamış. Herkes zamanı tekrar hissetmiş!
Zaman Bekçisi gülümseyerek Defne’ye bakmış. “Zamanı hatırlatan şey, en değerli anılarımızdır. Senin sevgin ve hatıraların olmasaydı, zaman sonsuza dek unutulmuş olurdu.”
Defne mutlu bir şekilde gülümsemiş.
O günden sonra, herkes zamanın sadece saatlerle değil, mutlu anılarla anlam kazandığını öğrenmiş.
Ve kasaba, bir daha asla zamanı unutmamış.
Ve Zamanı Unutan Saat Masalı burada bitmiş, ama zaman hiç durmamış.
Zamanı Unutan Saat Masalına benzeyen çocuk masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.