Bir varmış bir yokmuş, küçük bir kasabada meraklı ve enerjik bir çocuk yaşarmış. Adı Yusuf’muş. Yusuf keşfetmeyi çok severmiş ama eşyalarını toplamakta hep zorlanırmış. Bir yere gitmesi gerektiğinde çantasını hazırlamak onun için en büyük macera olurmuş.
Bir gün Yusuf hafta sonu gezisi için çantasını hazırlamaya çalışıyormuş. Kitaplarını, oyuncaklarını ve atıştırmalıklarını içine yerleştirirken birden çantasının hafifçe titrediğini hissetmiş. Önce bunun rüzgârdan olduğunu sanmış ama odanın penceresi kapalıymış. Sonra çantasının yerinde hafifçe sektiğini görmüş.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken çantası kocaman bir zıplayış yaparak yatağın üstüne çıkmış ardından yere sekmiş ve kendi etrafında dönmeye başlamış. Yusuf’un gözleri kocaman açılmış. Çantasına yavaşça yaklaşmış ve fermuarını aralayınca içinden kıvrıla kıvrıla açılan bir harita çıkmış. Harita altın sarısı çizgilerle süslenmiş üzerinde parlayan yıldızlar olan büyülü bir haritaymış.
Haritanın ortasında bir ok belirmiş ve kendi kendine hareket ederek Yusuf’a bir yön göstermiş.
Gizli Kapı’ya gitmesi gerekiyormuş ama bunun için tek bir kural varmış. Çanta zıplayarak yol alacakmış.
Yusuf haritayı sımsıkı tutarak çantasının peşine düşmüş. Çanta küçük adımlarla değil büyük sıçramalarla ilerliyormuş. Önce odadan zıplayarak çıkmış sonra merdivenlerden hoplaya hoplaya inmiş. Yusuf arkasından koşarken gülmekten kendini alamamış.
Bahçeye çıktıklarında çanta havaya sıçrayıp Yusuf’u bir anda içine çekmiş. Gözlerini açtığında bambaşka bir dünyada olduğunu fark etmiş.
Etrafı rengârenk ağaçlarla dolu bir ormandaymış. Ağaçların dalları gümüş gibi parlıyor yaprakları melodiler fısıldıyormuş. Rüzgâr Yusuf’un kulağına nazikçe bir şeyler söylüyor gibiymiş.
Doğru yoldaymış.
Yusuf haritasına bakmış. Bir sonraki durak Kahkaha Köprüsü’ymüş. Ama nasıl bir köprü olabilirmiş ki.
Biraz yürüdükten sonra önünde kıvrımlı ahşaptan bir köprü belirmiş. Yusuf adımını atar atmaz köprü titremeye başlamış ve bir anda kıkırdayan bir ses duyulmuş.
Hihihihi hop dikkatli ol.

Yusuf şaşkınlıkla köprünün kendiliğinden kahkaha attığını fark etmiş. Ne zaman üzerine adım atsa köprü gülmeye başlıyormuş. Yusuf da gülmekten kendini alamamış. Köprünün üzerinde yürüdükçe o da eğleniyor ve her adımında kahkahalar yankılanıyormuş.
Yusuf sonunda karşıya geçtiğinde Kahkaha Köprüsü ona veda eder gibi hafifçe titremiş.
Bir sonraki durakta Fısıldayan Ağaçlar varmış. Yusuf sık ağaçların olduğu bir bölgeye geldiğinde ağaçların gövdelerinden hafif bir uğultu duyulmuş.
İlerle ama dikkatli ol.
Ağaçlar Yusuf’a yol gösteriyor ama aynı zamanda onu uyarıyormuş.
Tam bu sırada rüzgâr hafifçe esmeye başlamış ve etraftaki yapraklar dans eder gibi uçuşmuş. Rüzgâr Yusuf’un saçlarını okşarken birden sertleşmiş ve yön değiştirmiş. Rüzgârla birlikte Yusuf da yürüyüş yönünü değiştirmiş.
Haritasına baktığında haritanın da rüzgârın estiği yönü gösterdiğini fark etmiş. Demek ki doğru yoldaymış. Rüzgârın peşinden koşmaya başlamış.
Yusuf sonunda haritada gösterilen Sihirli Kapı’ya ulaşmış. Önünde kocaman taşlardan yapılmış bir kapı varmış. Kapının üzerinde gizemli semboller parlıyormuş ama nasıl açılacağını bilmiyormuş.
Birden çantası zıplamış ve hafifçe sallanmış. Yusuf çantasının fermuarını açınca içinden küçük parlayan bir anahtar çıkmış. Yusuf anahtarı kapıya yaklaştırmış ve kapı yavaşça açılmaya başlamış.
Kapının ardında bambaşka bir dünya varmış. Yusuf buraya adım atar atmaz etrafını ışık saçan kelebekler sarmış. Gökyüzü mor ve pembe tonlarında parlıyormuş. Yusuf gözlerini kırpıştırarak bu büyüleyici manzarayı izlemeye başlamış.
Birden önünde bir not belirmiş.
Hayal gücünü kullan ne istersen yaratabilirsin.
Yusuf ellerini kaldırmış ve düşünmeye başlamış. Bir anda etrafında uçan rengârenk balonlar belirmiş. Sonra bir pasta düşünmüş ve dev bir çikolatalı pasta ortaya çıkmış. Yusuf kahkahalarla gülmüş.
Burada her şey hayal gücüne bağlıymış. Yusuf en sevdiği oyunları oynamaya başlamış. Kendi hayal ettiği dünyada koşmuş zıplamış keşfetmiş.
Ama bir süre sonra aklına bir şey takılmış. Eve nasıl dönecekmiş.
Haritasına tekrar baktığında geri dönüş yolunun sadece gerçek dünyaya dönmek istediğinde açılacağını görmüş. Yusuf gözlerini kapatmış ve evine dönmek istediğini fısıldamış.
Gözlerini açtığında kendini odasında bulmuş. Çantası yine yerindeymiş ama içinde artık harita yokmuş.
O günden sonra Yusuf eşyalarını toplamayı bir macera haline getirmiş. Çünkü her an yeni bir yolculuğun kapısını açabileceğini öğrenmiş.
Ve Zıplayan Çanta ile Yusuf Masalı burada bitmiş. Ancak Yusuf, bu masaldan sonra hayal gücü en büyük sihir olduğunu hiçbir zaman unutmamış.
Zıplayan Çanta ile Yusuf Masalına benzeyen çocuk masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.