Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar yemyeşil ağaçların uzandığı, kuşların cıvıltılarıyla dolu büyülü bir ormanın kıyısında küçük bir köy varmış.
Bu köyde, her zaman meraklı gözlerle etrafı inceleyen, gülümsemesi hiç eksik olmayan Ayla adında bir kız yaşarmış. Ayla, ormana dair büyük bir merak besler, oradaki hayvanların ve bitkilerin gizemli dünyasını keşfetmek istermiş.
Bir sabah, güneş ışıkları penceresinden odaya süzülmeye başlamasıyla, Ayla’yı tatlı tatlı uyandırmış. Ayla hemen yatağından fırlamış, en sevdiği kırmızı mantolu paltosunu giymiş ve annesinin yanına koşmuş.
“Anne, bugün biraz ormanda yürüyebilir miyim? Söz veriyorum, çok dikkatli olacağım,” demiş, gözleri heyecanla parlayarak.
Annesi bir süre düşündükten sonra ona bakıp gülümsemiş: “Peki ama fazla uzaklaşma. Öğle yemeğine geri dönmüş ol.” demiş.
Ayla mutluluktan zıplamış ve küçük bir sepet alıp içine su ve biraz ekmek koymuş. Ardından ormana doğru minik adımlarını atmaya başlamış.
Sonunda ormana varmış. Ormanın içine girdikçe, ağaçların gövdeleri büyümüş, yapraklar gökyüzünü örter gibi olmuş. Bir süre sonra kuş sesleri ve rüzgârın tatlı fısıltısı dışında hiçbir şey duyulmaz olmuş.
Tam o sırada Ayla, bir kelebek sürüsünün havada adeta dans ettiğini görmüş. Kelebekler o kadar renkliymiş ki sanki gökyüzünden dökülen minik gökkuşaklarıymış. Ayla onları izlemek için takip ederken ormanın biraz daha derinlere gittiğini hiç farketmemiş.
Kelebekleri izlerken bir anda cıvıltı duymuş. “Cik cik, bana yardım eder misin?” diye ince bir ses yankılanmış. Ayla şaşkınlıkla etrafına bakmış ve bir çalının dibinde küçük bir kuş görmüş. Minik kuşun kanadı bir dalın arasına sıkışmış.
“Ah, canım kuş, dur sana yardım edeceğim!” demiş Ayla ve dikkatlice dalı kaldırarak kuşu kurtarmış.
Küçük kuş sevinçle kanatlarını çırpmış: “Teşekkür ederim Ayla! Bana yardım ettiğin için sana bir sürprizim olacak. Gözlerini kapat ve beni takip et.” demiş.
Ayla biraz şaşırmış ama kuşa güvenmeyi tercih etmiş. Gözlerini kapatıp, minik kuşun sesini dinleyerek yürümeye başlamış. Kısa bir süre sonra kuş “Gözlerini açabilirsin!” demiş.
Ayla gözlerini açtığında karşısında kocaman bir çiçek bahçesi bulmuş. Buradaki çiçekler sıradan çiçekler değilmiş; her biri farklı renklerde parlıyor, rüzgârla birlikte hafif hafif salınıyormuş. Bahçenin ortasında ise dev gibi bir mantar ev varmış.
Tam o sırada mantar evin kapısı açılmış ve içinden minicik bir sincap çıkmış. “Hoş geldin Ayla! Ben Kıvrık. Kuş arkadaşımız senin ne kadar iyi kalpli olduğunu söyledi. Biz de seninle tanışmak istedik, ormanda senin gibi yardımsever misafirlere nadiren rastlarız.” demiş.
Ayla, şaşkın ama mutlu bir şekilde gülümsemiş: “Merhaba Kıvrık! Bu yer harika! Daha önce hiç böyle bir yer görmemiştim.” demiş.
Sincap, Ayla’nın elinden tutmuş ve onu bahçenin içindeki büyük masaya götürmüş. Masada cevizden, ballı keklerden ve meyvelerden yapılmış lezzetli yiyecekler varmış. Yemekleri gördüğü anda Ayla’nın karnı hafif hafif guruldamaya başlamış.
“Bu yiyecekler sizin için mi?” diye sormuş Ayla.
Kıvrık gülümsemiş: “Evet ama bugün bu masanın en özel konuğu sensin! Herkes senin iyi kalpli olduğunu duymuş ve seni karşılamak istemiş.”
O anda bahçeye tavşanlar, kaplumbağalar, sincaplar ve kuşlar gelmeye başlamış. Hepsi Ayla’nın etrafını sarmaya başlamışlar. Hepsi bir anda “Sana çok teşekkür ederiz Ayla, sen bizim arkadaşımızı kurtardın” demişler.
Ayla, bu büyülü ormanda arkadaş edinmiş olmanın mutluluğuyla onlarla birlikte keklerden yemiş, oyunlar oynamış ve masallar anlatmış.

Vakit su gibi akıp geçmiş. Ayla’nın aklına birden annesinin uyarısı gelmiş. Ormandaki dostlarına “Öğle yemeğine geri dönmem gerek, yoksa annem beni çok merak eder” demiş.
Sincap Kıvrık ve kuş arkadaşları Ayla’ya ormandan çıkış yolunu göstermişler. Ayla, dostlarına el sallayarak vedalaşmış.
Eve döndüğünde annesi kapının önünde onu bekliyormuş. “Ayla, ormanda çok mu eğlendin? Yüzün gülüyor,” demiş annesi.
Ayla gülümseyerek annesine sarılmış: “Anneciğim, bugün ormanda hayatımın en güzel macerasını yaşadım. Bir gün sana her şeyi anlatacağım!” demiş.
O günden sonra Ayla, ormanı her ziyaret edişinde daha dikkatli olmuş. Çünkü artık orman, onun sıradan bir yer olmadığını, dostlarla dolu büyülü bir dünya olduğunu biliyormuş. Ormandaki küçük dostları da Ayla’nın ziyaretlerini dört gözle beklemeye başlamış.
Ve işte böylece, Ayla’nın Orman Macerası masalı ona yeni dostluklar, unutulmaz anılar ve hayal gücünü zenginleştiren bir dünya bırakmış.
Ayla’nın Orman Macerası Masalına benzeyen Kerem ve Oyuncak Ayı masalını okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.