Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, gökyüzünde minicik bir yıldız yaşarmış. Bu minik yıldızın adı Parıldak’mış çünkü o, her gece gökyüzünde en parlak yıldız olurmuş. Parıldak’ın görevi çok önemliymiş: Bebeklerin rüyalarına ışık göndermek ve onların tatlı tatlı uyumasını sağlamak.
Ama bir gün, Parıldak’ın ışığı birden sönmüş. Yıldız o kadar yorulmuş ki artık parlayamaz olmuş. Işığını kaybeden Parıldak, gökyüzünden düşmüş ve kendini yemyeşil bir ormanda bulmuş.
Parıldak, çimenlerin üstünde yatarken etrafına bakmış. Kuşların cıvıldadığı, çiçeklerin mis gibi koktuğu bu yer çok güzelmiş ama Parıldak kendini burada çok yalnız hissediyormuş. “Bebekler beni bekliyor, ama ışığım olmadan onlara yardım edemem,” diye üzülmüş.
Tam o sırada, bir evin penceresinden dışarı bakan küçük bir kız Parıldak’ı fark etmiş. Bu, Ayşe adında meraklı ve cesur bir çocukmuş. Ayşe, yerde parlayan ama bir türlü tanımlayamadığı bu şeyi görünce hemen dışarı koşmuş.
“Sen kimsin? Neden buradasın?” diye sormuş Ayşe.
“Ben bir yıldızım,” demiş Parıldak hüzünle. “Gökyüzünden düştüm çünkü ışığımı kaybettim. Bebeklerin rüyalarını aydınlatamıyorum ve onlara tekrar yardım etmek istiyorum.”
Ayşe, yıldızın durumuna çok üzülmüş. “Ben sana yardım edebilirim,” demiş gülümseyerek. “Yeniden ışığını bulman için birlikte bir yolculuğa çıkalım mı?”
Parıldak, Ayşe’nin teklifine çok sevinmiş. “Senin gibi cesur bir dostum olduğu için çok mutluyum!” demiş.
Ayşe ve Parıldak, ışığı tekrar bulmak için ormanda yürümeye başlamışlar. Yol boyunca kuşlar onlara şarkılar söylemiş, kelebekler etraflarında dans etmiş. Ayşe, “Bu ormanda her şeyi bilen Bilge Baykuş yaşar. Belki o bize yardım edebilir,” demiş.
Bir süre sonra, Bilge Baykuş’un yaşadığı büyük çınar ağacına varmışlar. Baykuş, dalların arasından başını çıkarıp onları görmüş. “Hoş geldiniz, küçük dostlar!” demiş. “Neden buradasınız?”
Parıldak olanları anlatmış. “Yeniden ışığımı bulup gökyüzüne dönmek istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum.”
Bilge Baykuş düşünceli bir şekilde kanatlarını açıp kapamış. “Işığını bulman için cesareti, dostluğu ve hayal gücünü keşfetmelisin,” demiş. “Bu üç şey seni gökyüzüne geri götürecek.”
Ayşe ve Parıldak, Baykuş’a teşekkür ederek yola devam etmişler.
İlk durakları, ormandaki Karanlık Mağara’ymış. Ayşe biraz korkmuş ama yıldızı yalnız bırakmak istememiş. “Birlikte gidersek her şeyi başarabiliriz,” demiş.
Mağaraya girdiklerinde her yer zifiri karanlıkmış. Ayşe, yıldızı sıkıca tutmuş ve cesurca ilerlemiş. Bir süre sonra, mağaranın derinliklerinde parlayan bir taş görmüşler. Taş birden konuşmuş:
“Karanlıktan korkmamak, cesaretin ilk adımıdır. Cesaret, korkularınla yüzleşip onları aşmaktır.”
Parıldak, Ayşe’nin cesaretine hayran kalmış. O anda, Parıldak’ın ışığı hafifçe parlamaya başlamış. “Ayşe, seninle korkularımı yenmeyi öğreniyorum,” demiş.
Mağaradan çıktıktan sonra, bir nehre ulaşmışlar. Nehrin kenarında, bir peri onları bekliyormuş. Bu, dostluk perisi Melina’ymış. Melina zarif bir şekilde nehrin ortasına doğru uçmuş.
“Merhaba küçük dostlar,” demiş Melina. “Dostluk, en zor zamanlarda birbirine destek olmaktır. Dostluk olmadan hiçbir zorluk aşılamaz.”
Ayşe, Parıldak’a bakmış ve “Ben senin dostunum, senin için buradayım,” demiş. Parıldak, Ayşe’nin bu sözleriyle biraz daha parlamış. “Dostluk sayesinde ışığımın geri döndüğünü hissediyorum,” demiş.
Son durakları, ormanın sonunda bulunan bir tepeymiş. Tepenin üstünde, gökyüzüne kadar uzanan renkli bir kapı varmış. Kapı, sadece hayal gücüne inananlar için açılıyormuş.
Ayşe ve Parıldak kapının önünde durmuş. Ayşe gözlerini kapatıp hayal etmiş: Gökyüzünde parlayan bir yıldız ve onun mutlu ettiği bebekler. Parıldak da hayal gücünü kullanmış ve yeniden gökyüzünde olduğunu düşünmüş.
Bir anda kapı açılmış ve gökyüzüne uzanan bir ışık merdiveni belirmiş. Parıldak, Ayşe’ye minnetle bakmış. “Sen olmasaydın, bunları başaramazdım,” demiş.
Parıldak, ışık merdivenine tırmanmaya başlamış. Ayşe, onu yukarı çıkarken izlerken biraz üzülmüş ama Parıldak’a yardım edebildiği için çok mutluymuş.

Gökyüzüne geri dönen Parıldak, eski yerine yerleşmiş ve eskisinden çok daha parlak bir şekilde ışıldamış. O gece, bebeklerin rüyaları Parıldak’ın ışığıyla aydınlanmış.
Ayşe, evine dönerken yıldızlara bakmış ve gülümsemiş. “Seninle tanıştığım için çok mutluyum, Parıldak,” diye fısıldamış.
Parıldak da her gece Ayşe’nin penceresine bir parıltı göndermiş. Yıldız ve Ayşe’nin Büyülü Yolculuğu Masalı burada bitmiş ama Ayşe ve Parıldak’ın dostluğu, gökyüzüyle dünya arasında parlayan bir bağ olarak sonsuza kadar sürmüş.
Yıldız ve Ayşe’nin Büyülü Yolculuğu Masalına benzeyen masallar okumak bebek masalları kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.